Barolar devlete meydan okuma yeri değil…
Barolar demokrasi savaşında en önde yer almalı.
Olması gereken bu.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve 70 baro başkanı 'darbe' girişimine tepki için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Külliye'de buluştu.
İyi de oldu.
Feyzioğlu'nun Reis'e, "Sizi dinlerken yüreğimiz ferahladı" sözü güzeldi.
Ya Külliye'ye gitmeyen barolar?
İstanbul, İzmir, Ankara, Kayseri ve Adana gibi…
Teröristçe bir işgal hareketinin yaşandığı günlerde devletin zirvesindeki buluşmaya katılmayanları gelin millete havale edelim.!
Boykotcuların durumu gerçekten izaha muhtaçtır!
***
İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal ziyareti gerekli ve anlamlı bulmamış.
Breh breh breh…
Hey, hey, hey, Ağan kim?
Paşan kim?
Kim?
Kim?
Kiziroğlu Mustafa Bey…
Bir beyin oğlu!
Zor beyin oğlu!
Adana Baro Başkanı Mengüçek Gazi Çıtırık ise OHAL ile getirilen uygulamalara karşı olduğu için gitmemiş Külliye'ye.
Gerekçeye bak!
Ona da;
'Breh breh breh' diyelim!
Adam FETÖ'cüler için sokağa dalar ama demokrasi için kılını kıpırdatmıyor.
Çıtırık'ın derdi başka…
Onun işi siyaset!
Hedefi vekillik!
Toplantılarında arka saflardan CHP bayrağı çıkması bunun bir işareti...
Kafaya takmış.
Mebus olacak.
Yakışır ay yüzlü arkadaşa…
***
Paralel İhanet Çetesi (P.İ.Ç.) mensupları eskiden işlerini adliyelerden jet hızıyla hallederdi.
Olmazı olur yaptırırlardı.
FETÖ'cü hâkim ve savcılar emirlerindeydi çünkü.
Ama şimdi durum değişti.
FETÖ'nün sivil generallerinden Gülen'e para akıtmalarının hesabı sorulmaya başlandı.
Terörizmi finanse etmelerinin hesabını vermeleri için, Kimine yurt dışına çıkış yasağı getirildi.
Kiminin de mallarına el konuldu.
Deli danalar gibi sokağa düştüler.
Etrafımdan duyuyorum.
Geçmişte çete ile birlikte hareket eden lavuklar şimdi şaşkın ördeğe döndü.
Pensilvanya'nın umurunda değiller.
Avukat bulamıyorlar avukat!
Konuştuğum avukatlar 'Hain olarak anılmaktan korkuyoruz' dedi.
Haklılar.
Çünkü bu şerefsiz FETÖ'cüleri savunmak vatan hainliği gibi bir şey…
***
Yeni Akit'ten Yaşar Baş'ın yazısını okudum.
Adam doğru söylemiş.
"Terörle mücadele görevi üstlenen kamu görevlilerinin insan gücünün sınırlarını aşan gayretine tanıklık ediyoruz." Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan'dan bilirim.
Adamın ne gecesi var ne de gündüzü…
Arkadaşları da aynı…
Tüm adliye ve kolluk teşkilatı öyle…
Aile düzenleri kalmadı.
Yemek bile yiyemiyorlar.
Savcısıyla, hâkimiyle, polisiyle, jandarmasıyla hepsi destan yazıyor.
Onlar her şeyin en iyisine layıktır.
Ve asla unutulmamalılar.
Yaşar Baş'ın VIP protokolü önerisini ben de destekliyorum.
***
Son bir not:
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, "İhanetini gizleme telaşı" başlıklı yazımla ilgili beni savcıya şikâyet etmiş.
Etsin…
Gider adam gibi ifademizi veririz.
Darbeci Bekir Ercan Van ile arasından su sızıp sızmadığına bir daha bakarız.
Meral Akşener'i nasıl desteklediğini de anlatırız…
Tuvalete gitme dese gitmeyecek adamlarının delege avına çıkmasını nasıl izah edeceğini de sorarız Sözlü'ye…
İzah edemeyeceği daha başka şeyler de vardır muhakkak!