Atatürk Havalimanı'na saldıran IŞİD'in işi rast gitmedi.
Niyetleri arındırılmış yolcu salonuna girip, orada pimi çekip yüzlerce insanı öldürmekti.
Olmadı.
Dünya çapında büyük bir eylem planlamışlardı.
Canlı bombalardan biri uçağa binip kendini yolcularla birlikte havaya uçuracaktı.
Güvenliği sessizce aşabilseydiler eğer.
Bombacılar ana girişteki zafiyetten istifade etti.
Bu doğru.
Ama dış hatlarda engelle karşılaştılar.
Plan burada değişti işte…
Sinirlenip keleşe sarıldılar.
Kalabalık gördükleri ilk yerde de pimi çektiler.
Birinci patlamada 32 kişiyi, ikincisinde 8, üçüncüsünde ise 2 kişiyi öldürdüler.
Amaçlanan bu değildi ki…
İçindeki yolcularla birlikte en az bir uçak ve arındırılmış salonlardaki yüzlerce insan…
***
45 kişinin yaşamını yitirdiği Atatürk Havalimanı saldırısını gerçekleştiren canlı bombalar işe girişteki polis kontrol noktasını keşifle başladı… Havalimanı girişindeki üç şeritten günde 55-60 bin arasında araç giriyor.
Tek tek aranmıyorlar ki...
Polis üç ya da dört arabada bir değişik şeritte arama yaparak caydırıcı oluyor.
Keşif sırasında orta refüjden gelen araçların kontrol edilmediği teröristlerin gözünden kaçmadı.
Olay günü de bu şeridi kullanarak alana geldiler.
Hemen Dış Hatlar Terminali'ne geçtiler.
MOBESE kameralarını izleyen bir polisin mont giymiş üç kişi dikkatini çekti…
Hemen sivil polisleri uyardı.
Ama onları hırsız sanmıştı.
Eylemcilerden biri oyalanmadan otoparka geçti.
Diğer ikisi de salona yöneldi…
Salona geçenler TAV Güvenlikçi engeline takıldı.
O zaman keleşlerini çıkardılar.
Biri ateş ederek salonun sağ tarafına yöneldi.
Diğeri de sol tarafa…
Bel hizasından tek tek ateş etmeye başladılar.
Silah seslerini duyan insanların kimi yere yattı kimi de sağa sola kaçıştı.
Yatmayan biri o sırada öldü.
***
Planı bozulan canlı bombalar kalabalık buldukları yerde kendilerini patlatmaya böyle karar verdi.
Dış Hatlar Geliş katına inen otoparktaki canlı bomba taksiye binmek için bekleşen kalabalığın arasına dalarak kendini patlattı.
En çok can kaybı da burada oldu.
Bir diğer teröristin niyeti yolcu almaya başlayan uçağa dalıp kendini patlatmaktı.
Amacına ulaşamadan polis tarafından vuruldu.
Ondan sonra da kendini patlattı.
Üçüncü canlı bomba ise yolcu gibi yürüyen merdivenlerden alt kata indi.
Arındırılmış salona geçip orada bekleyen yolcuların arasında kendini patlatacaktı…
Başaramadı…
***
IŞİD, Belçika'nın başkenti Brüksel'deki Zaventem Havalimanı ile Maelbeek metrosunda patlattığı canlı bombalarla 34 kişiyi öldürmüş, 250 kişiyi de yaralamıştı.
Havalimanı bir ay kapalı kaldı.
TAV'ın işlettiği Atatürk Havalimanı ise 2.5 saat içinde uçuşa hazır hale getirildi.
Bunda TAV, DHMİ, THY ve havalimanı mülki amirliğinin olağanüstü çabası etkili oldu.
Zaten teröristlerin bir diğer amacı da havalimanını uzun süre işlemez hale getirmekti.
Bunu da yapamadılar…
Havalimanının erken açılmasını eleştiren lavuklar çıktı.
Teröre hizmet için.
İlgililerin titizliği, dünya devi THY'nin imajına gölge düşmesini önledi.
***
İstihbarat zafiyeti var mı?
Var tabii…
İstanbul emniyetinde araziye uymuş Gülen'in ekibi buna sebep…
İstihbarat paylaşımı da yok.
Paralel polislerin önemli bir kısmı da 'Göç İdaresi'nde görevli.
FETÖ'cü polislerin burada at oynattıklarını, ithal teröristlere de destek verdiklerini bir emniyetçiden öğrendik.
O üç canlı bomba başka türlü ellerinde keleşlerle havalimanı kapısına dayanamazdı.
Havalimanındaki polisler canlı bomba yerine daha çok bombalı araca konsantre olmuşlardı.
Olay anında polisler telsiz yerine Whatsapp'le haberleşti…
Bu da zaman kaybına sebep oldu.
Ve polis teröristi öldürmekte hâlâ tereddüt ediyor.
Yargılanmaktan korkuyor.
Bu yüzden canlı bombanın başına değil ayaklarına ateş edildi.
Son söz:
Bahoz çakalının gebermesi arkadaşı Hasan Cemal ile Beşar Esad'ı çok üzdü.
Paralel İhanet Çetesi'nin (P.İ.Ç.) elemanı Emre Uslu'yu da...
Sözcü, Cumhuriyet, Hürriyet ve Paralel Medya tek satır yazmadığına göre onlarda köpeğin itlafına üzülmüş demek ki...
Bunlar Mihraç Ural'ın öldüğüne de inanmamışlardı…
Ama öldü işte.
Dr. Bahoz diye anılan Fehman Hüseyin'in hesabını MİT ve kahraman komandolarımız kesti.
Üzgünüz(!) Hasan Cemal.
Üzgünüz(!) FETÖ'ş.
***
ÖZLÜ SÖZ
Ekipteki bazı elemanlar yemekteki tuz gibidir: Dozunda lezzet katar; fazlası ise hem tadını kaçırır, hem de tansiyonu yükseltir.. Prof. Dr. Necdet Ünüvar