Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Hanım ile yüksek yargı mensuplarını Rize'de çay toplarken görünce hüzün dolu günler geldi aklıma.
İnsanımın tek geçim kaynağı olan çay yüzünden çektiği çileleri anımsadım.
O güzel gülüşüne, ana kokusuna hasret kaldığım Fistuğum'u, boncuk boncuk terlerken buldum yine…
Yaş çayın işlenirken çevreye yaydığı o enfes koku geldi burnuma…
Çay alım evleri, huysuz eksperleri ve havasından geçilmeyen fabrika müdürlerinin tafraları canlandı gözümde…
***
Çay önceleri elle toplanırdı.
Makas sonra çıktı.
Öyle bir üründür ki çay;
Ne bahçede ne alım evlerinde ne de fabrikada bekletmeye gelir…
Çay toplandığı an işlenmelidir…
Ama fabrikaların kapasitesi azdır.
Yani toplaması bir dert, Satması ayrı bir derttir çayın.
Parayı almak ise dert oğlu derttir.
Çay söz dinlemez bir bitkidir.
Güneşe, yağmura aldırmaz…
Hemen toplanmalı, Hemen satılmalı, Hemen de işlenmelidir…
Vakit dardır…
Zaman ne toplamaya yeter ne de satılanı işlemeye…
Dünyanın en iyi çayı işte bu kısır döngü ile üretilir memleketimde…
***
Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan'la birlikte Rize'ye giden orada da çay toplayan yüksek yargı başkanlarıyla ilgili bir linç kampanyası başlattı…
Derdi başka tabii…
Belli ki Mehmet Moğultay ve Seyfi Oktay'ın Adalet Bakanı olduğu günleri çok özledi…
Nasıl özlemesin?
Moğultay 5 bin, Oktay ise 2 bin hâkim ve savcı almıştı bakanlığa…
Hatta Moğultay, "Ben CHP'lileri işe almayacağım da MHP'lileri mi alacağım" demişti…
CHP'nin bu sayede Anayasa Mahkemesi'ne hakim olduğu iddia edilir.
***
Ben Erdoğan ve yüksek yargı başkanlarını çay toplarken gördüğümde aklıma anacığım ve yakınlarım geldi…
KK gibi fesatlık düşünmedim hiç.
Çay deyince aklıma tatlı anam düşer.
Ve bölge insanının çayla birlikte başlayan çile sezonu.
Ama KK öyle değil.
Bu kez de fırsatı kaza etmedi.
Başladı yüksek yargı başkanlarını dövmeye…
Kılıçdaroğlu, "Cübbelerini çıkarmaları lazım" diyor…
Neden?
Niye gardaşım?
Erdoğan ile görüşen, birlikte fotoğraf veren herkes linç edilmek isteniyor.
Neden?
Devletin başı ile aynı ortamda bulunmak niye suç sayılıyor?..
***
Linç edilenlerden biri olan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit de bunu sordu işte.
Anlam veremediğini söyledi.
"Anlayamadım. Niye eleştiri konusu oldu? Devlet oradaydı…
Devletin başkanı…
Türk geleneklerimize göre devlet başkanına çok ayrı değer veririz. Devlet başkanı devletin başı ve birliğin sembolüdür.
Devlet başkanıyla bir arada olmaktan devletin başıyla bir arada olmaktan onur duyarız…"
Başkan lafı gediğine böyle kodu.
CHP, yargının arka bahçeleri olduğu günlerin özlemini çekiyor.
Benim gibiler de çay toplarken boncuk boncuk terleyen analarının hasretiyle yanıp tutuşuyor…
Misal;
Ben diyorum İstanbul boğazı onlar ise başka şarkı çalıyor.
Ne diyelim, KeMal utansın.