Fırtına Obüs'lerinin 'Azez'de PYD'yi topa tuttuğunu öğrenince kanalları gezmeye başladım.
Talat Atilla'nın Muharrem Sarıkaya'ya isyanına böyle rastladım.
Turktime yazarı PYD'ye ateş kusan obüsler gibiydi.
Sarıkaya'ya makineli gibi saydırıyordu.
Ama haklıydı…
Hem de çok!
Sarıkaya Alevi Dedesi'ymiş!
Yıllar öncesine gittim.
Sene 2005…
Ankara buz gibi soğuk…
Doğum sancısı çekiyoruz.
Elemanların hepsi sıfır kilometre.
Ama iddiamız büyük!
Başkent'e yeni bir soluk getirecek 'Sabah Ankara' çıkmak üzere…
Çok heyecanlıyız…
Muharrem Sarıkaya ise fırından yeni çıkmış gazeteye melül melül bakıyor…
32 sayfalık bir ek…
Ana gazeteden farkı yok!
Başkent'in siyaseti, sosyal hayatı, magazini, sporu, çalışma hayatı, eğitimi ve polisiye olayları ondan sorulacak.
Ankaralı mutlu.
Gazetesini de çok sevdi.
Parayla satılsa tiraj yapacak bir gazete oldu.
Ekibimle gurur duyuyorum.
Aslı Aydıntaşbaş ile Muharrem Sarıkaya'nın entrikalarından bıktım ama…
***
Ve o akşam…
'
Organize İşler'in vizyona girdiği gece.
Gazeteyi baskıya gönderdik.
Sonra Görsel Yönetmenimiz
Melih Torunlar ile birlikte sinemaya gittik.
Haber müdürünü de sıkı sıkı tembihledik:
"İki saatliğine biz yokuz arkadaş.
Arama bizi." Film başladı.
O ara telefon çaldı.
Arayan haber müdürü.
'Acil' diye de bir not yazmış.
Mecburen kalktım.
Salondan çıktım.
"Ne var ulan!" dedim Ercan'a…
"
Abi Mir Dengir Mehmet Fırat.."
"Ne oldu. Öldü mü yoksa?"
"Yok abi şarap içti.
Bizim gece muhabiri Yüksel Temel de fotoğrafını çekti."
"İyi sabah bakarız" dedim ve salona geri döndüm.
Melih'e
"Ne oldu anlat?" demeye kalmadan telefonum yeniden çalmaya başladı.
Bu kez arayan
Muharrem Sarıkaya idi…
***
Hevesimiz kaçtı.
Salondan çıktık.
"Hayırdır Muharrem" dedim…
"Ya müdür senin muhabir Mir Dengir…"
Lafı ağzına tıkadım…
"Sana ne ulan!" Ardından
Aslı Aydıntaşbaş aradı…
O da aynı şarkıyı çalınca…
"Yeter ulan!" dedim.
***
Talat Atilla da benim gibi isyan etmişti.
"Sana ne Muharrem Sarıkaya, ne yazacağımı sana mı soracağım!" diyordu.
Sarıkaya herkese Habertürk'ü kendisinin yönettiğini söylüyor.
Tuhaf bir kimyası var adamın.
Yalanı peynir ekmek gibi yiyor bu adam!
Camiada seveni de yok.
O akılla siyaseti dizayn edecek.
Talat Atilla, Şule Bucak'ın Deniz Baykal için verdiği yemekte konuşulanları yazınca Sarıkaya'nın foyası meydana çıktı.
Deşifre oldu herif.
Yemekte Doğan TV Ankara Temsilcisi Hande Fırat da vardı.
O da Baykal'lı akşamın yazılmasına kızmıştı.
Halbuki Talat o akşamki sohbetin çok az bölümünü yazmıştı.
Sarıkaya Baykal'a;
"En sıkıntılı olduğunuz alan CHP Meclis grubuydu.
Son basına kapalı konuşmanızla CHP Milletvekillerinin size olan mesafesini kırdınız!" demişti.
'CHP'liler sözünüzü dinler' demeye getirmişti.
Bu ayrıntıydı Sarıkaya'nın maskesini düşüren.
Bu yüzden köpürdü.
KK da Sarıkaya'nın bu laflarına çok bozulmuştu.
Allah bilir yemek sonrası CE HA PE'nin müdürüne o akşamla ilgili başka ne palavralar kesmişti.
***
Hain çok.
KK'nın sıfırı Sarıkaya da öyledir.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek oynanan oyunu fark etti.
ABD ve
İsrail'in
PKK, HDP, CHP, FETÖ ve
AK Parti içindeki bazı isimlerle birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığı bahanesiyle Türkiye'yi bölmeye çalıştıklarını yazdı.
Perinçek haklı.
Yaşadıklarımız bu durumu tescil ediyor.
Perinçek bu yüzden vatanseverleri ihanet cephesine karşı birleşmeye çağırdı.
Azez'i almak için hamle yapan PYD/YPG terör örgütüne Mehmetçiğin indirdiği balyoz ise Paralel medyayı panikletti.
Zaman, Sözcü ve
Cumhuriyet gazeteleri,
"Rusya'nın sesi" gibi yayınlara başladı.
Malum medya ateşi kesmemizi bile istedi.
Topyekün bir savaşla karşı karşıya olduğumuzu unutmayalım.