Terör örgütü MLKP ve PKK'cı Figen Yüksekdağ meydan okuyor. Erdoğan'ın 'dokunulmazlık' açıklamasına laf yetiştiriyor kadın.
Ağzı büyük!
Konuşuyor işte…
"80 milletvekili ile Meclis'e girdiğimizde tarumar oldunuz.
Sıkıysa gelin" diyor.
Sıkıysa ha!
Yakında Hanya ile Konya'yı anlarsın!
Şaftı kayınca ağzından çıkanı kulağı duymaz oldu.
7 Haziran'da kaldığına göre 1 Kasım hafızasını silmiş demek.
Bir seçim olsa baraja takılacakları kesin.
Kankası Selahattin'in Moskova'ya gitmesi bir ihanet ziyaretiydi.
PKK için Lavrov'dan ağır silah istemiş.
Kadın bu yüzden de efelenmiş olabilir.
***
Atom bombaları olsa ne yazar!..
Nefes alamayacaklar nefes…
Kürtlere en büyük kötülüğü bu alçaklar yapıyor.
Cizre'yi,
Sur'u,
Silopi'yi hayalet şehre döndüren PKK'lı itler, kış günü Kürtleri yerinden yurdundan etti.
Hepsi devlete sığındı.
Selahattin'e ya da Figen'e değil. Yüksekdağ hangi halktan bahsediyor acaba?
Vicdanları yok!
İnsan değiller çünkü.
Arkalarını ona buna yaslayıp horozlanırlar.
Figen'e bir nokta koyalım.
***
Şimdi de gelelim yıllardır şerefsizce yayın yapan
Sözcü'ye…
Erdoğan'a
'öl' dedikleri ve küfrettikleri o bulmaca yüzünden savcı devreye girince
Akbay'ların kimyası bozulmuş.
Adamlar gazetecilik yapmak yerine yalan ve maksatlı haberlerle toplumu bölmeye, ayrıştırmaya ve nefret tohumları ekmeye çalışıyor.
'2016 Falınız' başlıklı manşetin tek bir amacı vardı.
O da halkın seçtiği
Cumhurbaşkanına hakaret.
Bu yüzden Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı ya...
Suç: Cumhurbaşkanına hakaret, tehdit, suç işlemeye tahrik ve Cumhurbaşkanına fiili saldırıya azmettirmek.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a
'Öl Recep' ve
'Tayyipic' diyecek kadar çirkefleşen Sözcü gazetesi, başlatılan soruşturma üzerine tırstı.
Dün bir açıklama yayınladı.
Patron Akbay,
'Öl Recep' tehdidinin sehven yayınlandığını belirtip
"Böyle bir niyetimiz olsa 'Recep' adını kullanmazdık" diyor…
Savcı da bu yalana inandı ve
'Yav he he' dedi.
Çarkçı
Burak, "Tayyipic" küfrü için nedense tek laf etmedi.
Baba oğul böyledir.
Sıkıştığında fırıldağa dönerler.
Ama bu kez yargının elinden kurtulamayacaklar.
Nefret tohumu saçan, Cumhurbaşkanına
'öl' diyen bu anlayışa dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile.
Sözcü'ye de bir nokta koyup bir başka konuya dalalım şimdi.
***
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
Hüseyin Sözlü, 'edimin ifasına fesat karıştırmak'tan yargılanıyor.
Ama…
Aması var!
Önce mesele nedir, bakalım.
Sözlü, Ceyhan Belediye Başkanıyken, Cumhuriyet Caddesi'ni parke yaptırmaya karar verdi.
İşi de E.K. isimli birine 6 milyon 200 bin liraya ihale etti.
Buraya kadar her şey normal.
Ama sonrası pis.
Çünkü iş tamamlanmadan adama paranın tamamı ödendi.
Ya da başka bir şey oldu.
Yapılmamış iş 'yapılmış'
gibi gösterildi.
Sözlü, Adana Büyükşehir'e başkan seçildiğinde eski Ceyhan Başsavcı Vekili
Ömer Güner Sazak'ı da hukuk danışmanı olarak yanına aldı.
İlginç!
***
Sözlü, bitmeden parasını ödediği işi Büyükşehir'e yaptırdı.
Ne cesaret ama.
Bu da suç çünkü.
Amma…
Şeytan işte bu
'amma' da gizli…
Aylar geçti, yıllar geçti.
Her şey ortadayken yargı Sözlü ile ilgili kılını kıpırdatmıyor.
Neden acaba?
Rivayete göre Adana Adliyesi'nde birileri Sözlü'nün malum dosyasını kapatmanın peşinde.
İşi de bir yüksek yargı mensubu takip ediyormuş…
Mersin Adliyesi'nde de durum farklı değil.
Orada da hâlâ FETÖ'ye arka çıkan yargı mensupları var…
Bunlardan biri FETÖ'nün kasasını kolluyor.
Kısacası FETÖ'cü yargı mensupları
Adana ve
Mersin'de cirit atıyor.
Kimi FETÖ'cüleri serbest bırakıyor.
Kimi operasyonları engelliyor.
Kimi de dosyaları karartma peşinde.
HSYK'nın haberi olsun da…