Bülent Arınç'tan böyle bir hareket bekliyordum.
Süpriz olmadı yani.
Kurt politikacıdır.
Ama zayıf halkadır.
Çünkü duygusaldır.
Bunu Gezi eylemlerinde gördük.
Karizması da o zaman çizildi ya.
Eleştirilere kinlenmiş demek ki.
Reis'e sevgisinin azalma sebebi bu da olabilir!
Oysa memleket meselesi duygusallık kaldırmaz!
Bu dava parti davası değil.
Millet ve memleket davasıdır.
Kendisi de öyle derdi hep.
Millete rağmen niye düşmanların ekmeğine yağ sürdü bilmem.
***
Gaz verdiler.
O da açtı ağzını yumdu gözünü…
Söyledikleri malum medyada manşet oldu.
Bundan sonra da olur artık!
Şimdi soralım;
"Sayın Arınç 17 Aralık'ta bütün kanallar emrindeydi, o zaman neredeydin?"
Seçime giderken bu çıkış yakıştı mı?
İstikrara karşı olan, terör örgütleriyle işbirliği yapan çetelere destek vermesi doğru olmadı.
Bülent Arınç'ın düşman sevindirmesi yüreğimi acıttı.
İçimdeki sevgisine gölge düşürdü.
***
Paralel'in tetikçiliğini yapan
Eren Erdem'e ise eskiden beri gıcığım.
Adam 4 yıl önce attığı tweette;
"Eğer İran-Türkiye karşı karşıya gelirse, Türkiye'ye karşı, İran safında olurum!" demişti.
Bu lafları ettiği günden beri adamı sevmem.
İran'a gitsin o zaman!
Bu sözler haincedir.
Ve böyle bir adamın Atatürk'ün kurduğu partide ne işi vardı?
Ne kadar Atatürk düşmanı varsa CHP'ye topladı.
KeMaL, CHP'nin kimyasını böyle bozdu.
Onlardan biri de Atatürk'e '
kefere' diyen
Mehmet Bekaroğlu'dur.
***
Bekaroğlu da İran sevdalısı bir Atatürk düşmanıydı.
Şimdi fikri değişti mi acaba?
Bu adam; 1993 yılında
'Gelecek' isimli dergide '
Su üzerinde yürümek' adlı bir yazı yazmıştı.
O yazısında Atatürk için
"kafir" anlamına gelen "
Kefere Kemal" ifadesini kullanmıştı.
Ve aynen şöyle demişti:
"Bir zamanlar şanlı ecdat vardı; dört kıtada at koşturan, sonra Ayasofya, Yunanistan'ı telin mitingleri ve büyük doğu.
Bir de kefere Kemal" O günlerde görev yaptığım televizyondan Bekaroğlu'na "
Kim bu kefere.
Bakkal Kemal mi yoksa, kasap Kemal mi?" diye bir çok kez sormuştum.
Bir cevap alamadım.
Sonunda mahkemelik olduk.
Bu yayınlarım üzerine profesörlüğünü vermediler.
Bekaroğlu Trabzon İdare Mahkemesi'nin kararıyla profesör oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu bu isimleri partiye almak için çok uğraştı galiba.
Belki başka bir sebebi var.
Neyse.
***
Türkiye'ye karşı İran saflarında savaşacağını söyleyen CHP'li Erdem Paralelin de tetikçisidir…
Gizli tanığın savcıya söyledikleri
Paralel Yapı ile
CHP'nin işbirliğini deşifre etti.
Cemaat montaj belgeleri önce
Eren Erdem'e, o da
Kılıçdaroğlu'na veriyordu.
Adam bir de
Suriye'nin
Guta bölgesinde bin 300 kişiyi öldüren sarin gazı saldırısından
Türk Hükümeti'ni sorumlu tuttu.
Gazın Türkiye'de bazı iş adamları vasıtasıyla temin edildiğini ve maddelerin Suriye'ye geçişini de MİT'in sağladığını iddia etti.
***
The Guardian gazetesinden
Eliot Higgins ve
Dan Kaszeta isimli iki yazar, sarin gazı kullanımının imkansızlığını yazdı.
İki yazar da Türkiye'nin, Suriye'deki kimyasal saldırıyla alakasının olmadığını, Sarin gazının üretiminin ve saklanmasının öyle kolay olmadığını tek tek sıraladı.
Bay vekil belli ki bu yazıyı da okumamış!
Yazarlar alanlarında uzman kişiler.
Higgins, Suriye'deki savaşta kullanılan silahlarla ilgili analizleriyle tanınan usta bir gazeteci.
Dan Kaszeta ise kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer savunma uzmanı.
Onlar Türkiye'nin sarin gazıyla ilişkisinin olmadığını söylüyor, CHP mebusu ise Türkiye'yi karalamak için bile bile yalan söylüyor.
Eyvah ki ne eyvah!
***
Memleketimizi kimlere emanet etmişiz bakın.
Biri duygusal mı duygusal…
Gaza geldi mi ortalığı toz duman kaplıyor.
Diğerleri ise düşmanla işbirliği yapıyor…
Ne diyelim…
Pazar günü seçim var.
Bir yanda kalbiniz, bir yanda mantığınız.
Yani aklınızla kalbinizin arasındasınız.
Mantığınız ne diyorsa ona uyun.
13 yıllık istikrarı düşünün.
İstikrarı, istihdamı, yatırımları, yapılan reformları ve kansız günleri...
"Çelik zincirin gücü zayıf halkası kadardır" derler.
Sakın zayıf halka olmayın.
Az kaldı…
Ya kalkınmaya oy vereceğiz...
Ya da…