Adam Cumhurbaşkanına daha önce söylediği "Öyle dönemler oldu ki biz hükümet getirdik, hükümet götürdük" sözünü inkar etmekle kalmadı, "Hayatım boyunca seçilmiş hiçbir lidere, böyle bir şey söylemedim" dedi.
Yalan!
Vallahi de billahi de yalan!
28 Şubat sürecinin kibirli patronu, hükümet yıkma itirafını sadece Erdoğan'a değil, Yeni Şafak'ın sahiplerine de yapmış.
Doğan, hükümeti nasıl devirdiğini tehdit ettiği Albayraklar'a bile anlatmış.
Şimdi "Siyasete müdahale etmedim" yalanıyla milletle dalga geçiyor.
Oysa aldığı teşvikleri açıklayan dönemin Başbakanı Tansu Çiller'e yaptığı hakaretlere memleket şahit…
Aydın Doğan yalanın üniversitesini Sirkeci'de okumuş.
Boru değil…
İnkar edecek tabii!
***
Kemal Kılıçdaroğlu da
Aydın Doğan'ın palavraları üzerinden kendi PR'ını yaptı!
Kılıçdaroğlu
"Basın özgürlüğüne ihtiyacımız var" diyor.
Doğru da...
Hangi basının özgürlüğü?
Kastettiği candaşları galiba.
Kemal efendi; Özgürlükçü geçinen Aydın Doğan'ın, beni susturmak için hakkımda açtığı 130 bin liralık davaya ne dersin?
Olsa ne yazar değil mi?
Nasılsa karşı mahalledeniz.
***
Hürriyet, AİHM Başkan Yardımcısı
Işıl Karakaş'ın şu sözlerini manşet yaptı.
"Türkiye'de basın özgürlüğü yok!"
Ya ne var?
Cumhurbaşkanının gazetecilere açtığı davalar var!
Güler misin ağlar mısın?
Acaba Cumhurbaşkanı gazetecileri niye dava etmiş?
Ne yapmışlar acaba?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret etmişler.
'Küfür ve
hakaret' suç olmaktan çıkmış da bizim mi haberimiz yok?
Aydın Doğan, Zaman'ın bazı
yazarları ve
Fethullah Gülen beni de mahkemeye vermiş.
Kusurum eleştirmek...
***
Yine eleştiriyorum.
Çünkü Doğan medyası ile Gülen medyası, PKK'nın uzantısı olan HDP'ye desteğini açıktan veriyor artık.
Zaman'ın şu başlığına bakın:
'Sandık taşıma oyunu' Teröristler köylere inmiş.
Seçmene de
'HDP'ye oy ver' diye Keleşi dayamış…
Seçimi şaibeli kılmak için sandık kaçırma planları da var üstelik.
Sen hâlâ buna
'oyun' mu diyorsun?
Oyunmuş.
Hadi lan!
Aslında her ikisi de
'sandık taşıma' ile tezgahın bozulacağını anladı.
Tepkileri buna…
Tıpkı PKK gibi.
***
Aydın Doğan'ın kirli çamaşırları bir bir ortaya dökülmeye başladı.
Doğan'ın palavralarla dolu mektubu
Cem Uzan'ı bile çileden çıkardı.
Uzan, Doğan'ın kendisinden 40 milyon dolar rüşvet istediğini, belgesinin de savcılıkta olduğunu belirttikten sonra
"Erkeksen kendi kanallarının birinde çık karşıma" diyerek adama meydan okudu.
İşadamı
Halis Toprak da kardeşinin intiharına Doğan'ın sebep olduğunu,
Turgut Özal'ın onun için
'vatan haini' dediğini anlattı.
***
Aydın Doğan'ın dine imana saldıran adamlarından biri de
Selahattin Duman'dır…
Şehit babasının 100 bin lira fazladan almak için
"Diğer çocuğum da devlete feda olsun" diye yazdı önceki gün.
Şerefsizce bir yazı.
Bu adam daha önce de Trabzon'la ilgili bir
'Nataşa' fıkrası yazmış, memleketi ayağa kaldırmıştı.
Aydın Doğan ve ekibi Türkiye için kesinlikle milli bir meseledir.
Basın masın işi ise hikayedir…