Yassıada Savcısı Ömer Egesel, tutuklu olan Adnan Menderes'e hep hakaret ediyordu.
Son celsede Menderes'e, 'Nasıl da ölüme çarptırıldın?' dedi.
Celal Bayar botla İmralı'ya giderken, Hasan Polatkan'ı teselli etmeye çalıştı:
'Oğlum Hasan, üzülme.
Bizi asamazlar.' Polatkan da 'Ben suçsuzum' dedi yol boyunca…
Bayar ve Menderes'le 14 bakan o gece idam edilecekti.
Telsizler çalışmadı.
Ada komutanı Tarık Güryay infazların durdurulduğunu söylemek için hücumbotla adaya geldi.
Geldi ama Zorlu ve Polatkan çoktan idam edilmişti.
***
Hasan Polatkan idam edilirken epey bocaladı.
Fatin Rüştü Zorlu ise abdest alarak sehpanın önünde iki rekat namaz kıldı.
İlmik boynundayken, yaptığı hizmetleri anlattı ve cellada,
'Oğlum, bana dokunma' dedi ve taburesine kendisi tekme attı…
Tabip tümgeneral ise hasta Menderes'in idam edilmesine izin vermedi.
Başka bir doktor getirdiler.
Yeni gelen, Menderes'in burun deliklerine bir merhem sürdü.
Sonra da
'İdam edilebilir' kağıdını imzaladı.
***
Menderes'i bota bindirdiler.
Ona
'Çocuklarına, ailene kavuşacaksın' dediler.
Menderes çok sevindi.
Ama İmralı'ya gelince durumu anladı.
Onu kandırmışlardı.
Ellerini kelepçeledikleri Menderes'i bir odaya aldılar.
Bu arada Savcı
Ömer Egesel geldi…
Egesel, kadın düşkünü biriydi.
Adaya sık sık kadın getirirdi.
Menderes'in ceketine ölüm fermanını astı.
Alaylı bir şekilde de
'Ya Menderes, aradığını buldun, sen de asılacaksın' dedi.
Ve odadan çıkardılar.
Tarık Güryay da arkasından
'Hayırlı yolculuklar Menderes!' diye bağırdı.
Menderes, idam olacağı sehpaya çıktığında:
"10 sene başbakanlık yaptım.
Türk tarihi sekiz senemi yazacak, son iki senemi de dalkavuklar.
Oğlum Yüksel'in devlet tarafından okutulmasını istiyorum" dedi.
Cellat ayağının altındaki taburesini çekti
Menderes can verdi.
Midesi boştu.
Sadece şeftali yemişti.
Asılınca şeftalinin suyu, idam fermanı yazılan kağıdı ıslattı.
***
Hacı Bedir Ağa…
Atatürk'ün ilk mebuslarındandı.
Torun Hüseyin Fırat da Menderes'in…
Hüseyin Fırat'ın Yassıada duruşmalarında
Salim Başol'a
"O benim hâlâ Başbakan'ım" şeklindeki isyanı kulaklardan gitmemiştir.
Oğlu Mircan önceki gün gazetedeydi.
Dengir Mir Mehmet Fırat'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik çirkin sözlerine kızmıştı.
Mircan Fırat;
"Biz AK Parti'deyiz. Çünkü AK Parti ancak rüyalarda görebileceğimiz şeyler yaptı.
Erdoğan ise Allah'ın ülkemize bir lütfudur.
Onun yaptıkları kitaplara sığmaz.
Ansiklopedi lazım. Her gün ona dua ediyoruz" dedi.
***
Mircan konuştukça acım tazelendi.
O Mersin'de ben Trabzon'da aynı duyguları yaşadık…
Küçük kardeşimin adı Adnan Menderes'tir.
O yıl doğan tüm çocuklara Adnan Menderes'in adı verilmiştir.
Şimdi de yeni doğan çocuklara
Recep Tayyip Erdoğan adı veriliyor.
Laf olsun diye değil tabii.
Çünkü milletin adamıdır.
Halka hizmetin Hakka hizmet olduğunu en iyi o bilir.
Türkiye'ye çağ atlattı.
Bizi eziklikten kurtardı.
Çılgın projelerle tanıştırdı.
En önemlisi askeri kışlasına soktu.
Darbe dönemini bitirdi.
Enflasyon canavarını da karaborsayı da kuyrukları da yok etti.
Devletin kasası doldu.
Hortumları kesti.
Borsa hep yükseldi.
Çünkü güçlü bir hükümet ve istikrar vardı…
***
Şer güçler 7 Haziran'da tek parti iktidarına son verdi.
CHP, FETÖ ve Aydın Doğan milletin rahat etmesini istemedi.
Şimdi kriz dönemi başladı.
Haliyle yatırımlar durdu.
Faizler arttı.
PKK resmen Meclis'e girdi.
Devlette işler yürümez oldu.
'Yüzde 60 blok hükümet kursun' diyorlar.
Yani imkansızı istiyorlar.
Yalan söylüyorlar.
Gülen ve Doğan medyası Cumhurbaşkanı'nı itibarsızlaştırmak için her gün iftira atıyor.
İlahiyatçılara verilen iftarda 4 bin 600 liralık sunta masayı 1 milyon lira yaptılar.
Şimdi de Beştepe Millet Camii'ndeki ahşap kürsüye 40 bin lira bedel biçtiler.
Uçkur düşkünü ise dünya Kur'an okuma birincisini
"Erdoğan'ın imamı" ilan etti.
Dengir Mir Mehmet Fırat utanmadan hâlâ Erdoğan için diktatör diyor.
Ayıp ediyor.
Erdoğan olmasaydı Fethullah Humeyni gibi Türkiye'yi çoktan teslim almıştı.