KK, HDP'nin de yer aldığı hükümet kurmak için Bahçeli'ye 'Başbakanlığı' rüşvet olarak teklif etti.
Casusluktan tutuklanan savcı Özcan Şişman'ın MİT TIR'ları ile ilgili şişman yalanlarını, uçkur düşkünü köpürtüp duruyor.
Hürriyet ise fitne çıkarmak için uğraşıyor.
"Erdoğan zaman kazanacak"mış.
Dünkü başlığı buydu.
Palavracı mankurt!
Nerden uydurdun?
Washington muhabiriniz, Erdoğan'a hakaretin kralını etti.
Mahkemeye verilince Hürriyet'te haber oldu.
Sanki Erdoğan'a hakaret normal, mahkemeye verilişi anormalmiş gibi.
İki müptezel; Gökçe Fırat Çulhaoğlu ile Aytekin Gezici yine
FETÖ'nün kitabına bakıyordu.
Bugün bunları mı yazacağım?...
Hayır!
***
Bugün
Babalar Günü ya…
En iyisi '
Ziya'yı yazayım.
Yani babamı.
Oğlumun adı da
Ziya…
Adını ben koydum.
Babamın çok hoşuna gitmişti.
Şimdi oğluma '
Babam benim' derim hep.
Babam, anamın ölümüne hiç alışamadı.
Hep onu aradı.
Adana'da teselli ederim diye düşündüm.
Yapamadık.
Ağlayarak döndük memlekete.
***
Eşsiz çizgilerin ve imzanın sahibi, gözlerindeki ışığın sönmesiyle hayata küsmüştü.
Buna anamın yokluğu eklenince dünyaya da küstü…
İki yıl boyunca anacığımın
mezarına bakmıştı görmeyen gözleriyle; Yağmur, çamur, soğuk, sıcak demeden…
Göremediği mezara '
Beni de yanına al' diye dua etti için için.
***
Babam
Ziya Ramoğlu'nun imzasını taşıyan kartvizitinde adres olarak üç sözcük yazılıydı: "
Cartoonist /Of-Turkey"...
"Türkiye'nin karikatüristi" biçiminde okunurdu bu…
Türkiye pek değil ama çizgilerini
dünya tanırdı...
Hayat,
Akbaba, Varlık ve
Tef dergilerinde çizdi sadece..
1978'de
ABD'nin
New York kentindeki "
Rothco Cartoons Inc." adlı uluslararası karikatür ajansının tek Türk karikatüristiydi.
Eserleri dünyanın dört bir yanında önde
gelen gazete ve dergilerde yayınlandı. "
Parola Aşk" adlı karikatür albümü ile pembe mizah türünü yarattı.
Türkiye'de pek bilinmeyen bir dünya sanatçısıydı.
***
Canım babam ne anacığımdan ne de
Of'tan kopabildi.
İstanbul'un şaşaasından uzak, yıllar yılı yeşiller içinde maviye açılan penceresinden baktı dünyaya.
Çürümüş insan ilişiklerinden uzak durdu hep.
Acısını, yalnızlığını yeşil ve mavinin iç içe geçtiği doğayla paylaştı sadece.
Duyarlı, kırılgan ama yaratıcıydı.
"Of'ta Robinson gibi yaşadı" dersem abartmış olmam.
***
Evimiz kartal yuvasına benzer.
Çay bahçeleri ve meyve
ağaçlarıyla çevrili bir atölyeye dönüştürmüştü onu babam.
Üst kattaki salon, sanat galerisi gibiydi.
Eserlerini burada üretti hep.
Odasını başarı belgeleri ve renkli karikatürleriyle süsledi.
Masası
Karadeniz'e bakan pencerenin önündeydi.
Dünyası burasıydı babamın...
Zirvedeyken gözlerini kaybetti.
Sonra da anamı…
Dayanamadı gidişine.
Biz de ikisinin gidişine...
Onlarla birlikte yaşlanmak isterdim.
Babalar gününüz kutlu olsun.