Bahar mor menekşelerin ve papatyaların mis kokusunda yaşanır.
Pazardan aldığınız çiçeklerde yoktur bu koku.
Henüz insanoğlunun 'düzenlemediği(!)' bir fundalık bulursanız çevreye alıcı gözle bir bakın...
Sizi bekleyen menekşeleri orada göreceksiniz…
Ama Karadeniz bir başka sevdadır.
Başka bir dünyadır…
İnsanıyla, doğasıyla kendine aşık eder sizi.
***
Mahalle Maçı, Turnuva, Sise Doğru ve
Adil Baba…
Belgesellerin adıdır bunlar.
Adil Baba!
Buram buram
Trabzon kokuyor, tavşankanı Rize çayı yanında…
Dumanı da üstünde.
Nebil Özgentürk'müş,
Can Dündar'mış…
Vallahi hikaye…
Bulursanız izleyin
'Adil Baba' belgeselini, görün yönetmenin hasını…
İki metrekarelik dükkanında 65 yıldır çaycılık yaparak geçinen 77 yaşındaki
Adil Ataoğlu'nun buruk öyküsünü ilmek ilmek işledi.
Hikayede neler yok ki…
Bir günlük yaşamı, hayata bakışı, çayı demlemedeki ustalığı, temizlikteki titizliği, çevre ve insan sevgisi…
Mutlaka görmelisiniz.
O küçücük dükkana kaç 77 yıl sığdırdı sevgili Varol…
***
Adil Ataoğlu 65 yıldır çay ocağı işletiyor Trabzon'un ünlü mekanı
Uzun Sokak'ta…
Ömrünü burada geçiren Adil Baba'nın seveni de çok müşterisi de…
Mesela içine dünyaları sığdırdığı küçük dükkanını her sabah 5'te açar, akşam 19'da kapatır.
Çaykur'un çayından başka da çay kullanmaz Adil Baba…
Ve
'çay demlemek bir sanattır' der.
Varol Uzlu belgeseline ruhunu da katıyor…
Adil Baba gibidir. Güzelliklerin peşinden koşar hep.
Karadeniz yaylaları gibi güzel, suları gibi berrak ve temiz biridir…
Kıymetini ben bilirim.
Belgesel çektirmeyi düşünenler; Bir kere de onun kapısını çalın.
Karadeniz yaylalarındaki menekşenin ve papatyanın gerçeğini onda göreceksiniz.