Mehmet Bekaroğlu…
Eski KTÜ Tıp Fakültesi öğretim üyesi, milletvekili ve yazar…
Günün CHP'lisi…
Atatürk'e 'kefere Kemal' de dememiş.
Şimdi böyle söylüyor…
1990'lı yılların ortasında ekrandan ona belki bin kez sordum, 'Kim bu kefere?' Susmak işine geldi.
Çünkü 'kefere' sözü sayesinde milletvekili oldu.
***
Erdoğan'ın peşinden çok koştu…
Ama partiye alınmadı…
Erdoğan düşmanlığı o zamanlara kadar uzanır.
Halbuki milletvekilliğini sevmişti.
Ahkam kesmeyi de.
Hem
'koltuksuz' geçen yıllar boş yıllardı.
'Müslüman sol'u bunun için kurdu.
Sonunda işe yaradı.
CHP'nin tepesine paraşütle böyle indi.
***
Akıldaneliğe partiye girmeden başladı.
"CHP değişir dönüşürse, Türkiye çok rahat değişir dönüşür. CHP anahtar parti…
Çünkü ana muhalefet partisi. Özgürlükçü, adaletçi bir siyaset ortaya koyabilirse AK Parti'yi de değiştirir, Türkiye'yi de dönüştürür" dedi.
***
CHP'nin Kürt sorununa bakışını da hiç beğenmemişti Bekaroğlu.
Bakın ne demiş konuyla ilgili:
'Bu iş çözülsün'
diye konuşulmaya başladığından bu yana kaç Türk ve Kürt genci öldü?
'Kabahat CHP'nindi'
demiyorum ama CHP 'Demokratik bir ülkede, bu mesele şu şekilde çözülür'
diye AK Parti'nin ensesinde olsa, bugün Türkiye farklı olurdu.
***
Belli ki Bekaroğlu CHP'ye yeni bir Kürt açılımı getirecek.
Ama ilk olmayacak.
1935 yılında Atatürk'ün emriyle Doğu ve Güneydoğu'yu adım adım dolaşan İsmet İnönü'nün hazırladığı bir Kürt raporu vardı.
İkincisini Baykal 1989'da hazırladı.
Epey gürültü kopmuştu.
***
İnönü raporunda,
"Düşman unsurlar içinde saldırgan olan teşkilat Kürt reisleri ve adamlarıdır.
Fransız istihbarat zabitleri her istedikleri anda Kürt reislerini çeteler halinde memleketimize saldırtmağa muktedirdirler.
Türkler ve Kürtleri ayrı ayrı okutmakta yarar yoktur. İlk tahsili birlikte yapmalılar.
Bu, Kürtleri Türkleştirmek için etkili olacaktır" demişti.
İnönü'nün CHP'si KK'nın elinde.
CHP nereden nereye geldi. Şimdi
ittifak için Kürt milliyetçisi BDP ile flört etmeye başladı.
Fikir 'kefere' yaftasıyla CHP'de fink atan Bekaroğlu'ndan…
Gerisi Ulusalcılara kalmış.
***
Aklıma yeni geldi,
Yalçın fena durmamıştı be…
Hem sarp kayaları, Yani ulaşılmazlığı(!)
Hem de
Banker Yalçın'ı hatırlatıyor.
Ama Banker Yalçın'ı daha çok andırıyor.
Çünkü adam çarpmayı iyi beceriyor.
O ne öyle
'söylemez'!..
Bir defa
'olumsuz' bir hava estiriyor.
Söyler mi hiç!..
Söylemez tabii.
Ne değirmenin suyunu, Ne de
'Bahçeşehir' gerçeğini…