Türkiye kan gölüne dönmüştü.
Her gün onlarca genç beden toprağa düşüyordu…
Analar, babalar perişandı.
Kimse çocuğunu okula göndermek istemiyordu…
Kurtarılmış mahalleler vardı.
Cadde ve sokaklar ise bubi tuzaklarıyla doluydu…
***
Futbol hastası doktor
Muzaffer abiyi
böyle bir tuzak sonucu kaybettik.
Rahmetli futbolu çok severdi.
Trabzonspor hastasıydı.
Sokakta önüne çıkan topa benzer ne görse önce iki adım geri çekilir, sonra hızlıca vururdu…
Konak Sineması Sokağı'nda gazete kağıtlarıyla sarılmış bombaya da böyle vurmuştu.
Et parçaları çevredeki dükkanların duvarlarına yapışmıştı.
Parçalanarak öldü Muzaffer abi.
***
Ölüm kol geziyordu.
Bedrettin Cömert, Abdi İpekçi, Ceyhun Can, ÇÜ Rektör Vekili Fikret Ünsal, Malatya Ülkü Ocakları Başkanı Mürsel Karataş, Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, AP milletvekili İlhan Egemen Darendelioğlu, hukukçu Ümit Doğançay, Kemal Fedai Coşkuner, Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu, MHP'li Gün Sazak, yine MHP'li Ali Rıza Altınok, CHP'li Abdurrahman Köksaloğlu, eski başbakan Nihat Erim, Çetin Emeç, Kemal Türkler…
Ve daha niceleri...
***
Siyasi cinayetler seriye bağlanmıştı.
Necmettin Erbakan'ın Konya mitingini darbeciler şeriat amaçlı bir kalkışma olarak niteledi.
Kudüs Mitingi ise bardağı taşırdı.
Provokatörler önce İstiklal Marşı'nı yuhaladı, sonra şeriat çağrısı yaptı.
Meclis 114 tur oylama yapmış ama hâlâ cumhurbaşkanı seçememişti.
Millette demokratik yollarla ülkenin düzlüğe çıkamayacağı inancı böyle oluşturuldu.
***
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Kenan Evren, siyasilere verilmek üzere Cumhurbaşkanı
Fahri Korütürk'e bir
'mektup' verdi.
Mektuba ne
Demirel ne de
Ecevit sahip çıktı.
12 Eylül 1980 cuma sabahı Türkiye tank seslerine uyandı.
Sıkıyönetim ilan edildi.
Türkiye'de o gün Cuma kılınamadı.
1960 ihtilalini canlı yaşamış olan babam, yanından ayırmadığı radyosundan o bildik marşı duyunca yatağından fırlamış,
"
ihtilal oldu" diye bağırmıştı.
Aynı gün Yüzbaşı
Cem Ersever önüne geleni gözaltına aldı.
Sokakta rastladığı memurları kravatlarından birbirine bağladı.
***
Fatura ağırdı.
7 bin kişi için idam istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
50'si asıldı. 71 bin kişi 141, 142 ve 163'ten yargılandı.
30 bin kişi sakıncalı bulundu.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi ülkeden kaçtı.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171'i işkencedendi.
3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl hapis cezası verildi.
300 gazeteci dayak yedi.
3 gazeteci öldürüldü.
Gazeteler kapandı.
Cezaevlerinde 299 kişi öldü.
144'ü kuşkulu ölümdü.
14'ü açlık grevinde öldü.
16 kişi kaçarken vuruldu.
95 kişi çatışmada öldü.
43 kişi intihar etti.
Velhasıl darbeden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
***
TKP/ML üyesi
Ali Aktaş, 1983 yılında doğum günü olan 23 Ocak gecesi
Adana Cezaevi'nde asılarak idam edildi.
Mektubu ise idamından tam 31 yıl sonra annesine teslim edilebildi.
İnsanı ağlatan hüzünlü satırlarla dolu bir mektuptu…
12 Eylül darbecilerinin mahkemesi bitti şimdi.
Kenan Evren ve
Tahsin Şahinkaya 34 yıl sonra darbe yapmaktan müebbet aldı.
Rütbeleri sökülecek…
Çok can yakmışlardı.
İyi oldu iyi!