Telekulak Komisyonu, çalışmalarını bitirdi...
Maalesef sonuç çok vahim…
Cumhurbaşkanı ve Başbakan dinlendiğine göre…
Gerisini siz düşünün artık.

Kötü tarafı ise Özel hayatın gizliliği kalktı.
Herkes 'dinleniyoruz' diye neredeyse kafayı yedi.
Haberleşme özgürlüğü yok oldu.
Durum dehşet verici.
Başbakan, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, Anayasa Mahkemesi dahil yargı, medya, siyasi partiler, STÖ temsilcileri ve dokunulmazlıkları olanlar da dinleniyor.
Dinlenmeyen yok gibi.

Peki dinleyen kim?
Yüzde 80'ini devlet, Yani emniyet, jandarma Ve istihbarat…
Yüzde 20'sini ise Yabancı ülke istihbaratları ve organize suç örgütleri.
Bir vekilin avukat kızından söz etmiştim bir yazımda hatırlarsanız…
Avukat hanım deşifre olduğu için beni mahkemeye de vermişti.
Neyse ki savcı bizi haklı buldu ve takipsizlik kararı aldık.
Dinleyenler arasında böyleleri de var demek.

Dinleme...
Özellikle de yasal olmayan dinleme, denetlenemeyen kontrolsüz bir güç olup çıktı…
Dinlemeler TİB Başkanlığında merkezileşmesine rağmen, karanlık kişilerce de yapılabiliyor…
Yani kafasına esen istediğini dinleyebiliyor.

Çünkü piyasa peynir ekmek gibi dinleme cihazlarıyla dolu.
Satış serbest.
Sesin titreştiği her yerde, telefondan bilgisayara, casus yazılımlardan böceklere kadar her türlü dinleme aracını edinmek artık çok kolay.
Kalem, anahtarlık, kravat iğnesi, yüzük, priz, kül tablası, düğme, tablo, lamba dahil her şey dinleme cihazı olabilir.

Yani hayatımız "BBG" evi gibi…
Gizlimiz, saklımız kalmadı.
Mahremiyetimiz bitti.
Çıplak kaldık.
Eşinizle dostunuzla Yaptığınız mahrem şakalar ya da görüşmeler ne idüğü belirsiz kişilerin elinde…
Düşünsenize durumun vehametini.
Adam bu kayıtları kötü amaçlarına niye alet etmesin.

İnternete şöyle bir baktım.
Ooo…
Neler yok neler…
Duvar, pencere, kapı arkası ve ortam dinlemesi yapabilen yüksek kaliteli hassas mikrofona sahip ses vericileri dinlenecek odanın pencere ya da duvarına yapıştırılıyor, Vericideki mikrofonun algıladığı seslerin titreşimleri ses sinyaline dönüşerek kısa mesafede FM alıcısıyla dinleyene ulaşıyor.

Lokman Dağ ve Savaş Akın'ın birlikte kaleme aldığı "Tape'den Kodese:
Sus Ulan Polis Dinliyor" isimli kitapta ilginç diyaloglara yer verildi.

Nerdesin çelik mafya.
Alo çelik mafya.
-Lan ağzına s….m senin, sus lan polis telefonları dinliyor.
-Ya dinlesin ya...
Mafya değil misin gardaşım?
İş adamı mısın sen?

--Alo durumlar nasıl?
--İyi fena değil…
--Oğlum neden bu kadar az geliyor sesin?
Duymuyorum?
--Kısık sesle konuşuyorum.
Sen de öyle yap.
--Lan manyak mısın?
Neden öyle yapayım?
--Esas manyak sensin lan.
Konuştuğum duyulmasın diye yapıyorum.
Haberin yok mu telefonlar dinleniyor.

Şaka bir yana bu dinlemeler yüzünden paranoyak olduk.
Özellikle bazı polislerin ipe sapa gelmez ve hayali tapelerle hazırladıkları fezlekelerle özgürlüğünü yitiren çok sayıda insan var.
Amacı dışında yapılan dinlemelerin yarattığı travmalar insanların psikolojisini bozdu.