"Gözümden kaçtı" dedim.
Doğru, küçük bir dipnot olduğu için görememişim.
İddia ağır.
Bir iki cümleyle geçiştirilecek gibi değil yani.
Görmezden gelinemez…
Merhum Turgut Özal'ın gözdesi ve bakanı Ekrem Pakdemirli bu…
Sıradan biri değil yani.
"Özal'ın Mirası" adlı anı kitabında bunları iddia etmişse belgesi de vardır.
***
Her gün dürüstlük nutku çeken
Emin Çölaşan,
Güya
'gizli' belgeleri para karşılığında
Cumhuriyet gazetesine satıyormuş.
İddia bu…
Pire için yorgan yakan Çölaşan gümbür gümbür cevap vereceğine yazısının sonunda iki cümleyle iddiayı yalanlamış…
***
Pakdemirli kitabında,
"DPT'de grup başkanı iken Emin Çölaşan da DPT'de uzman yardımcısıydı. Bir ara baktık ki Cumhuriyet gazetesinde bizim gizli evraklar yayınlanıyor.
Evrakları kimin verdiğini bir türlü bulamıyorduk.
Bulmak için 'tuzak' kurduk.
Bir tane gizli evrakı, var olan 4 dairemize birer harfini değiştirerek verdik.
Gizli belgeleri sızdıran Çölaşan'dı.
Sonra Cumhuriyet gazetesinin sahibinden öğrendik ki Çölaşan gizli evrakları para karşılığında gazeteye satıyormuş" diyor.
***
Kitaptakiler medya dünyasını sarsacak cinsten.
Köşesinden her gün ahkam kesen,
Minik kuşların getirdiği yolsuzluk iddialarına yer veren müzmin muhalif Çölaşan'ın,
Kendisine emanet edilen şeylere gözü gibi baktığını düşünmüşümdür hep.
Kamu adına hesap soran adamın, kamuya ait bilgiyi satarak ikbal arayacağına şahsen ihtimal vermedim.
Ama Pakdemirli'nin iddialarını, iki üç cümlelik yanıtla yalanlaması da kafamdaki soru işaretlerini gidermedi.
***
Sayın Çölaşan, Özal ekibinin yolsuzluklarını ortaya çıkardığını yazmış.
Demek ki o zamanlar gizli bilgi ve belgelere ulaşma imkanı da varmış…
Neyse…
Herhalde sayın Pakdemirli de belgesiz bir şey yazmaz.
İşin doğrusu ne?