Güneşli bir günün akşamında üniformalar arkasına gizlenen, FETÖ'cü 'vatan-sevmezlerin' ihanet girişiminin üzerinden tamı tamına bir yıl geçti.
Yakılan, yıkılan şehirlerimizi tamir ettiğimiz, şehitlerimizin mezarları başında bağrımızdan dökülen acılarla sabahladığımız, yetimlerine baban, annen gelecek dediğimiz, 80 milyonla bu vatan bizim kimse bölemeyecek dediğimiz bir yılı geride bıraktık.
Dün, ihanetin ardından aziz milletin Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile meydanlarda başlayan demokrasi nöbetleri ile hainlere '250 evladını şehit veren bu vatanda Ahmet'ler, Demet'ler bitmez" mesajı vermiştik.
Bugün yine 15 Temmuz itibari ile o günkü ruhla yine meydanlardayız ancak bir fark var bu kez mesajımız sadece üniformalı FETÖ'cü hainlere değil Türkiye topraklarına, birliğimize ve dirliğimize göz diken herkese.
Ellerde Türk ve 15 Temmuz logolu iki çeşit bayrak, dillerde vatan sen anamdan, yardan azizsin kimselere vermem nidaları ve kalplerde 15 Temmuz ihanetiyle yüreklerimize düşen şehitlerimizin acısı.
Evet ihanet ve destanın aynı gecede yazıldığı, bu ülkenin ekmeğiyle büyüyüp vatanını satışa çıkaranların hesaplarının şaştığı, sıktıkları her kurşuna kafa atan vatan sevdalılarının Çanakkale'nin torunları burada, boğazda, Ankara'da, Antalya'da, Van'da dediği o gecenin üzerinden bir yıl geçti.
Türk milletine ve özellikle15 Temmuzdan sonra, gençliğe düşen vazife; ülkesine ve milletine karşı kurulan oluşumlara karşı uyanık olmak ve bir daha aynı tuzağa düşmemektir.
Tarih yazarken satır aralarından çok daha fazla sayı ve hikayenin olacağı, bir milletin şahitlik edeceği o kanlı geceyi bugün emanetleri ile yeniden anarken sözümüzü tekrarlayacağız.
Vatan sana sözümüz olsun her karışı şehadet kanı ile sulanmış olan seni asla vermeyeceğiz, böldürmeyeceğiz.
Aziz şehitlerimiz, ruhlarınız şad olsun.
Değerli gazilerimiz, sizlere ve şehitlerimize minnettarız.