Ocak ayının sonuna geldik ve kışın kendini iyice hissettirdiği günleri yaşamaktayız. Etrafımız adeta bir gelin gibi bembeyaz karlarla kaplı. Antalya ise buz kesiyor.
Televizyondan aldığınız pek çok nedeninin hava muhalefeti olduğu trafik kazası haberleri can sıkıyor.
Güneydoğu'da terörün soğuk yüzü içimizi burkuyor.
Her ne kadar her mevsimin kendine özgü bir güzelliği olsa da insan yine de o bahar aylarının rengarenk görüntüsünü özlüyor.
Güneşin o sımsıcak gülüşünü büyük bir sabırsızlıkla ve büyük istekle bekliyoruz.
Hatta kimi zaman bu kış ayları içerisinde barındırdığı ayazları ve buz gibi havası yanında; içinde barındırdığı kapalı havalarla da insanı içine kapanık bir dünyaya sevk etmekte ve biraz da karamsarlığa yöneltmekte düşünce olarak.
Ama her şeye rağmen umutlu ve geleceğe ilişkin pozitif bir beklentiye sahip oluyorsunuz.
Çünkü çok değil birkaç ay sonra kara kış bitecek ilkbahar gelecek ve ardından doyasıya güneş ve sıcaklıklarla yaza merhaba diyeceksiniz.
Bu arada ömrünün kışına gelenler var.
Onlar ne yapacak? Yaşanan bir hayat var, ömrün sonbaharına gelinmiş ve ömrünün kışına da oldukça yaklaşılmıştır.
Düşünün.
Öyle bir ömür düşünün ki gelecek nesillerin o ömrü yaşayan kişi hakkında ondan bahsedebilecekleri bir eser bırakmamış, öyle bir ömür düşünün ki "gelecekte yaparım, yarın yaparım" diye boş uğraşlarla sonuna gelinmiş. Öyle bir ömür düşünün ki size ardınızdan güzel sözlerle anacak kişilerle samimi diyaloglar, dostluklar kurmamışsınız insanlarla hayata ilişkin bir şeyleri paylaşmamışsınız. İşte bu insanlar, hayatlarının sonuna geldiklerini anladıklarında ya da o sona yaklaştıklarını sezinlediklerinde artık bazı şeylerin gerçekleştiremeyeceklerinin fark edilmişliğini ve bunun büyük hüznünü içten içe yaşarlar.
Belki de en rahat olmaları ve huzur içerisinde geçirmeleri gereken ömürlerinin son yıllarını, son aylarını ve belki de son anlarını bu huzursuzluk ve topluma kazandırılmış hiçliğin içerisinde geçirirler. Er geç ömrünün kışına merhaba diyecek bizlerin aynı pişmanlık ve huzursuzluğu yaşamamak için arkamızdan gelen nesle faydalı ve yararlı hizmetlerde bulunmamız eser ya da eserler bırakmamız gerekmektedir.
Herkesin kendi uğraş alanı ve fırsatları çerçevesinde bunu yapması mümkündür.
Yeter ki ömrün sonunda "İnsanlara ben şu yardımı yapmıştım, gelecekte insanlara şöyle bir faydası olacak" diyebilelim. İşte o zaman dostlar, bırakın mevsimlerde kışı yaşamayı, hayatınızın kışına gelseniz; gönül rahatlığıyla huzur içerisinde tamamlayabileceğiniz bir ömür sizleri bekleyecek, sizlerin olacaktır.
Sağlıcakla kalın.