Canım kardeşim, sevgili dostum Savaş Ay'ı yitirdiğimizde, İstanbul'daydım.
Kalbimi derinden sarsan haberi, İstiklal Caddesi'nde yürürken, Egeli Sabah Yazı İşleri Müdürümüz sevgili Engin Ağır'dan aldım. Telefonu kapattığımda, sevgili Nebil (Özgentürk) arıyordu. Buğulu, hüzünlü, yıkılmış, acıtan bir ses tonuyla. Savaş Ay'ın çok sevdiği Beyoğlu; sanki üzerime yürüdü; çok sevdiği İstiklal Caddesi'nin ortasında durdum; dondum kaldım.
Sevgili Savaş Ay'ı, yıllar önce yine İstanbul'da tanımıştım. Sene sanıyorum 1987'ydi. Savaş benden 5 yaş büyüktü. 12 Eylül Askeri Darbesi'nin fırtınalı yılları ve bizim kuşağımıza getirdikleri zorbalıklar nedeniyle, gazeteciliğe yaşıtlarımdan daha geç başlamışım.
Dönemin haftalık haber dergisi Yeni Gündem'in İzmir muhabiriyim. Çömez bir muhabir.
MESLEĞİN GENÇ USTASI
Savaş ise, o yıllarda bile, gazeteciliğin, haberciliğin ustası olabilecek çizginin; ilk sağlam görüntülerini çoktan yansıtmıştı. Yani meslekte genç usta olmuştu.
Haberden habere koşuyor, elinde makinesiyle, sokakların ruhunu yansıtıyordu.
Bizim için örnek alınacak bir muhabirdi. İstanbul'a bir gidişimde, ortak dostların sofrasında, Savaş ile tanıştım. İmrenmiştim. Duruşuna, mütevazılığına, sıcaklığına, insanlığına, gazetecilik mesleğine duyduğu büyük aşka. Savaş, bende hep çok güzel dostluğunun yanı sıra, meslekte sağlam bir simge olarak iz bıraktı.
Enerjisine, habercilik coşkusuna, muhabirlik tutkusuna, hep hayranlık duydum. Yıllar içinde, hiç zedelenmeden, hep büyüyen dostluğumuz, bende her zaman bir ilham kaynağı oldu.
BU KALP SENİ UNUTUR MU!
Her zaman Savaş'tan yeni bir şeyler öğrendim. Güzel insanlarla birlikte, Antalya'da Sabah Akdeniz'i; Ege'de, Egeli Sabah'ı kurup markalaştırırken, Savaş'ın bana ve tüm ekip arkadaşlarıma katkısı oldu. Yazılarıyla, hazırladığı dizilerle, Ege'de Bodrum'dan geçtiği haberlerle bize yeni ufuklar açtı. Sabah ana gazetede yazı yazmasına rağmen, Egeli Sabah'ta köşe yazmayı çok önemsiyor, çıkan yazılarını ve haberin kullanışını, adım adım takip ediyordu. Savaş'tan yeni bir yazı ya da bir haber istemeyi, birazcık ihmal ettiğimizde, arar ve telefonda giderek kısılan sesiyle konuşurdu: "Reis, artık Egeli Sabah beni unuttu mu?"
Çok mahçup olurdum; telefonun öteki ucunda; yüzüm kızarır, utanırdım.
Koskoca Savaş Ay, arayıp, bize de bir şeyler yapmak istiyordu.
Hemen gönlünü alır, karşılıklı konuşur, yeni bir şeyler üretirdik.
İşiyle ilgili öylesine heyecan duyardı ki; küçük büyük diye ayırmazdı.
Onun için her haber, her izlenim, heyecan vericiydi. Birlikte yerelde geliştirmeyi istediğimiz, sokakların sesini aktaracağımız, hayal ettiğimiz çok proje vardı. Savaş ile birlikte çalışmak keyif verici, çok öğreticiydi. Ekip arkadaşlarım da, ondan çok şey öğrendi.
Çok güzel yürekli bir adamdı. Çok usta bir haberciydi. Ömrü boyunca haberciliğin, hayatın, insanlığın sahnesinden inmedi. Yeryüzü sahnesinde üretirken ve koşarken öldü.
UMUDUN ŞOVALYESİNE SAYGIYLA!
Savaş Ay'a ilişkin çok şey yazıldı ve yazılacak o kadar çok şey var ki.
Bunların tümüne bu köşe yetmez. Sokakların güzel adamı; herkesin Savaş Abisi; günümüzde en çok ihtiyacımız olan, kardeşliğin, çocuksuluğun, umudun şövalyesi; sessizlikten geldi, sonsuzluğa genç gitti... Kendi hayatının şiirini yazan Savaş Ay'a, öldüğü günün gecesinde, ondan sezgilerimle izin alarak, minik bir şiir yazdım:
"Bir seherde yürüdün, hep aşkın izinde
Darmadağan yolcu, yol sarhoşluğunda
Savaş'tan barışa uzanan insanlık isteği
Fotoğraflardan yansıyan keder, bulutlu
Sakalında çoğaldı beyaz ilahi bir ninni"
Nur içinde yat kardeşim, rahat uyu...
Emek verdiğin Egeli Sabah'ın tüm çalışanlarıyla birlikte, hatıran önünde büyük saygıyla eğiliyoruz. Yaşamını ve ürettiklerini, saygıyla, sevgiyle selamlıyoruz.