Hayat notları

Pazar gününün, sessiz, telaşsız, gergin olmayan sadeliğinde; küçük notlarla buluşalım hep birlikte. Eylül ayının en güzel zamanında, yazdan kalma sıcacık kelimelerin bile, kendisini hafif serinliğe terk ettiği, meltemli bir sonbahar gününde, kulaç atalım minik kelimelerle.

Omega Yayınları'ndan Osho'nun "Büyük Düşünürlerle Buluşmalar" adlı kitabı yayınlandı geçtiğimiz aylarda. Resmi felsefe tarihi dışında, daha mistik kökenli isimler ile bir buluşma.
Buda'dan Krishna'ya, Adeviye'den Senai'ye, Mevlana'dan Pisagor'a uzanan bir köprü...
İlk bakışta karmaşık gelebilir. Kışkırtıcı, hiçbir katagoriye giremeyecek değerlendirmeler.
Belki bu nedenle, bireysel anlam arayışından, insanın varoluşuna kadar, her alanda konuşan Osho, hep çok ilginç gelmiştir insanlığa. Bu nedenle 'mistik bir provokatör' olarak adlandırılmıştır.
Aslında Osho hiç kitap yazmamıştır. Modern zamanların başlangıcının Sokrates'i gibi sanki.
Adıyla yayınlanan kitaplar ise tam 35 yıl boyunca evrensel nitelikte bir seyirci topluluğuna yaptığı konuşmaların ses ve görüntü kayıtlarının deşifre edilmiş hali, düzenlenip sunulmuştur okura.
Osho'nun bu nedenle yazdığı öne sürülen bazı metinlerin kendisine ait olmadığı da söylenir. Osho ise kötülüklerin kıyısındaki insanlığın, yeni dönemin başlangıcında durduğunu; kendisinin ise 'yeni insanın' doğumu için bazı koşulları hazırlamaya yardımcı olduğunu vurgulamıştır.
Osho, bir zamanlar Londra'da yayınlanan Sunday Times tarafından 20. yüzyılın 1000 önemli isminden biri ilan edilmiştir. Parfümün Dansı'nın yazarı Amerikalı Tom Robbins ise Osho'yu "tehlikeli adam" olarak tanımlamıştır... Osho kalıplara sığmaz, özgürlüğün çocuğudur çünkü.
Osho'nun modern yaşamın hızından, katılığından, insanı uzaklaştıran kışkırtıcı satırlarında; kendinizi bazen bir nehrin akışında, bir kitabının adıyla belki de bir Ruh Eczanesi'nde hissedebilirsiniz. Bazen bir dinginliğin kıyısında, zihninizin kendinizi işgalinden kaçarsınız.
Bu yüzden Osho "yaşam şiirseldir" diye seslenir aniden... Sonra "Bir gül neden açar?" diye sorar mesela... "Git ve 'gül'ün kendisine sor" der... Kırmızı gül ise cevap verir Osho'nun diliyle; "Bilmiyorum ama açmak çok güzel, bunu neden bilmek isteyelim. Açmanın doğası güzel."
Osho gelecek için iyimserlik, ama bugün algılanan dünya için kötümserliktir biraz. Sadece 'gelecek insanın şarkısıdır' çünkü... Hem bir mistik, hem özgürlüktür. Der ki; "Şu anda bütün varoluş kutlama yapıyor. Senin dışında." Sorar ardından; "Neden sen de katılmıyorsun?" diye.
Osho (1931-1990) cesaretli bir renktir dünyamızdan gelip geçen. Barışçı bir asi, aykırı bir mistik, okunmayı çok hak eden bir adamdır. Bu nedenle sorar insana; "Neden bir çiçek gibi kendini açmıyorsun?" diye... Sorar, "Neden bir nehir gibi akmıyorsun?" diye. Sorusu çoktur Osho'nun.
Yeni insan, Zorba Buda'dır Osho'ya göre... Belki de günümüzün modern katılığında, insanın insana zulmünün en zirveye çıktığı yerde, artık kimsesizleşilen ıssızlığın en ucunda; günümüzde de Osho'lar çoğalmalı... İnsan, insana yeni bir şeyler söylemeli... Buna çok ihtiyaç var çünkü.