Geçtiğimiz haftayı, TUSCON (Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Federasyonu) ile Yamanlar Koleji'nin davetlisi olarak, İzmirli bir grup meslektaşımızla Güney Afrika'da geçirdik. Nelson Mandela'nın ülkesi Güney Afrika, renkli, dikkat çekici bir ülke.
Güney Afrika Cumhuriyeti'nde, önce Cape Town'ı, ardından Johannesburg'u ve başkent Pretoria'yı gördük. Afrika'nın ucunda yer alan, güney batısında Atlas Okyanusu'nu, güney doğusunda ise Hint Okyanusu'nu kucaklayan, sizi gizemli bir şekilde kendisine çeken, çok büyük bir zenginlik ile büyük bir fakirliğin bir arada bulunduğu, altın başta olmak üzere dünyanın en zengin madenlerine sahip bir ülkedeydik.
Türk işadamları farklı alanlarda yeni iş fırsatlarına sahip Güney Afrika'yı çoktan keşfetmişler. TUSCON tarafından Cape Town'da düzenlenen Güney Afrika-Türkiye İş Formu'nu izledik.
Adana, Konya, Kırşehir, Ankara'dan gelen 30 civarında Türk işadamı, yeni iş anlaşmalarına imza attılar. Türkiye'den Güney Afrika'ya, özellikle traktör yedek parçası, inşaat malzemeleri, tekstil ve narenciye ihracatı konusunda anlaşmalar yapıldı. Yani yüzlerin güldüğü bir manzaraya tanıklık yaptık.
EĞİTİMDE ATAK
Ayrıca Güney Afrika Bayındırlık Bakanı Geoff Doidge da, iş forumuna katılan konuklar arasındaydı. Bir süre İzmirli meslektaşlarımızla birlikte, kendisiyle de sohbet ettik. Türkiye ile iyi arkadaşlık oluşturdukları dönemden geçtiklerini vurgulayan Doigde, bu ilişki ağını, artık devlet olarak daha etkin kılmak istediklerini belirtti.
Geoff Doidge, Türkler'in Güney Afrika'da çok başarılı işler yaptıklarına tanık olduğunu söylerken, orada bulunan Türk okullarına da gönderme yaptı, eğitimde atağa kalktıklarını belirtti.
Bakan Doidge, Türk işadamlarını özellikle tarım, tekstil, makine yedek parçaları alanında, yeni işbirlikleri geliştirmeye davet etti. Bu arada Bakan Geoff Doidge'un, Türk okullarının başarısına dikkat çekmesinin ardından, bizler de Johannesburg ve Pretoria'da, Güney Afrika müfredatına uygun eğitim yapan iki Türk okulunu ziyaret ettik.
ÖVÜNME,GÖR!
Hakikatten okullarda, övgüye değer bir tablo ile karşılaştık. En az üç dilde eğitim veren okullarda, Türkçe ek ders olarak okutuluyor. Türkçeyi çok mükemmel konuşan yabancı öğrencilerle tanıştık. Özgür bir eğitim ortamı; öğretmenlerin bir bölümü yabancı, bir bölümü Türk; öğrencilerin büyük çoğunluğu ise farklı uluslardan çocuklar. Onların Türkçe öğreniyor olması bile, Türk kültürünün dünyada öne çıkması ve yaygınlaşması açısından bir şans.
Her iki okul da, Güney Afrika'da eğitim alanında, çok başarılı evrensel işlerin altına imza atmış durumdaydı. Sonuçta dünyanın bir ucunda, etkileyici bir görüntü ile karşılaştık. Önümüzdeki hafta, birkaç yazıda daha, şehircilik açısından bazı izlenimlerimi aktaracağım. Şimdilik küçük bir örnek; nüfusu geniş havzası ile birlikte 10 milyon civarında olan Johannesburg'ta, belediyeye kayıtlı dokuz milyona yakın ağaç var. Hani biz bazen şehirlerimizde kişi başına düşen yeşil alan miktarı ile övünüyoruz ya; çok övünenler, bence önce gidip o şehirleri ve o yeşil anlayışını görmeliler.