Bir açıldık, pir açıldık… Ne kadar özlemimiz varmış. Hooop hep birlikte sokağa. 'Evde kal' demiştik ya… Şimdi 'Evi terk et' mottosuna geçmiş durumdayız. Halay çekenden, drift yapana… Ankara çıldırmış durumda.
İnanılır gibi değil. Tüm Ankaralı sokakta, kahvede, restaurantta, alışveriş merkezlerinde… Bu gidişat hayra alamet değil. Vakit daralmadan, geç olmadan tedbiri elden bırakmadan hayata tutunmalıyız. Aksi halde Ankara hızla 'kırmızı' kategoriye doğru tırmanışını sürdürecek. Kırmızı demek, kuralların yeniden gözden geçirilmesi anlamına geliyor. 'Yüksek riskli' il kategorisindeki kentlerde uygulanan kısıtlamaları yaşamıştık. Geriye dönmemek adına dünü hatırlamamız kâfi…
Bu şımarık, savruk, vurdumduymaz tavırlar tavır değil… Faturası ağır… Ağır fatura ödememek adına Kovid-19 tedbirlerine harfiyen uymanın ötesinde çok daha dikkatli olma dönemindeyiz. Bahar ile birlikte daha çok sosyalleşme ortamının kapımızı çalacağı gerçeğini de göz ardı etmemeliyiz.
Tüm tedbir ve sorgulamayı kolluk kuvvetlerine bırakmadan temizlik, maske ve mesafe kuralına dikkat edelim. Kalabalık ortamlardan mümkün oldukça uzak duralım.
Geride bıraktığımız hafta 'orta riskli' iller arasında bulunan Ankara'da riskli daha da artarak 'yüksek riskli' hale geldi. Uygulanan kurallarla ilgili kısıtlama takvimi değişmeden biz değişelim.
Sokağa çıkma kısıtlamasından, kafe, kıraathane, çay bahçesi, yeme-içme yerleri ve yaşamımızda ki birçok alanda 'Çılgın Türkler' misali bir yoğunluk yaşanıyor. Trafikte ki yoğunluk bu işin sağlaması gibi…
Evet bunaldık… Eve hapis olmanın zor sürecini yaşadık. Lakin hayatımızın bir parçası olan pandemi süreci tamamlanmış değil. İşte bu bağlamda Ankara'da gelinen süreçte 'kırmızı tehlike' kapımızı çalmaya hazırlık yapıyor. Virüs yeniden start almak için sinsice bekliyor. Virüsün start almasına müsaade etmeyelim. Bizde el birliği ile bu hazırlığa yardımcı oluyoruz.
Vakit süreci birlikte koruma vakti.