Vizyon, beceri, yönetebilirlik yok.
Çapsızlık paçalarından akıyor.
Yazınca kötü oluyoruz. Yahu söylediklerimde tek bir haksızlık varsa 'özür' dileme erdemliğini göstermesini bilirim.
Bu şehrin yönetilemediğini görmeyen var mı? İdeolojik veya siyasi bir pencereden bakmıyorum. Biz doğruları söyledikçe 'yandaş' olmakla yaftalanıyoruz.
Yandaşlık bu ise evet, yandaşım. Bu şehrin daha iyi yönetilmesinden yana 'yandaşım'.
Bu ülkenin sizin gibi beceriksiz ellerde heba olmaması adına yandaşım. Bu şehre yandaşım..
Boncuk misali tane ile sayılacak bir projenizi anlatın. Bırakın projeyi, hayaliniz yok. Çünkü uykusuz gecelerde kâbus görüyorsunuz. Nereye elinizi attıysanız beceriksizliğiniz, iş bilmezliğiniz ayyuka çıktı.
Bakın anlayacağınız dilden yazıyorum… Kampanya belediyeciliği ve algı yönetimi üzerine siyasi kariyer inşa edemezsiniz.
Bulunduğunuz görev 'ağlama duvarı' değil. Sızlanma yeri hiç değil. Siz Sivil Toplum Kuruluşu değilsiniz.
Sizin STK başkanlığı mantığınızla büyükşehir yönetilemez, yönetemiyorsunuz.
Beceriksizlikekiplerinizin değil.
Üzülüyorum… Ankara hak etmediği ellerde beceriksizliğe kurban gidiyor.
Meslek büyüğüm Yavuz Donat'ın çok güzel bir sözü var. 'Baş ağrısı baştakine aittir…'
Başkentin ağrıyan başının sorumlusu bellidir. Beceriksizliği ile Ankaralının sabır kodlarını test ediyorsun.
Sorumlusu belli… Baştaki senetçi.