Her nasip vaktine esirdir...
Sabretmek, şükretmek ve tevekkül sahibi olmak gerek. Hayat tüm badireleri ve yaşanmışlıklarıyla kendi içinde zenginliğini oluşturur.
Hal böyle olunca çıkılmış olan yolda karınca misali sabırlı olmak gerekir.
Kin, öfke ve husumet bize göre değil. Bizim beslendiğimiz kültürde sevgi var... Saygı ve hoşgörü var. Bir kalbi kırmaktansa çıkılan yolu terketmeyi yeğlerim.
İnsan kalbi kazanmak için harcanan emeği küçük bir dünya hırsı için kaybetmemeli...
Tüm kavga bir tutam hayat için değil mi? İşte tüm kavganın altındaki bir tutam hayat için neden bu hırs?
İnsanın hedefleri olur. Hayalleri onu yaşama bağlar. Hayalleri kadardır insanoğlunun yaşamı. Siz hayalleriniz bitişinde değil vazgeçtiğinizde ölürsünüz.
Büyük idealleri olanın hayalleri olur. Sevginin olduğu yerde çözüm saygının olduğu yerde hoşgörü vardır.
Tüm bunları yaşatanların hayatında başarı vardır.
Birlik ve beraberliktir aslolan ...
Birlik ve beraberliği tesis edemeyen toplumlar 'biz' olmayı başaramaz.
'Ortak akıl' deriz ama 'O ortak aklın' unsurlarını hayata geçiremeyiz.
Kibirden, kin ve nefretten beslenmek ruh sağlığına olduğu kadar toplumsal sağlığa da zararlıdır. 'Ölümcül darbe' dediğimiz vuruş ruh sağlığımız bozulduğunda bünyeyi devre dışı bırakır...
İnsanoğlunun nasibinde ne varsa vaktini bekler. Toplumların nasibi de öyledir. Umutsuzluğa düştüğünüz andır beklenenin gelişi... Mazlumların, gözü yaşlı coğrafyaların umudu olmak gibi...
Beklemektir, sabırdır umut...
'Nasipten öte' yoktur... Bir şehri bir ülkeyi yeniden imar etmek o coğrafyaya umut olmak nasibinde var ise gelir... Tüm zor günlerin ardından doğan güneş gibi...
Tıpkı bitti dediğiniz an, karamsarlığın dağ gibi büyüdüğü yıllar misali...
Bir dava bir lider ve onun etrafında kenetlenmiş dev bir inanmış ordu misali... Hiç bir siyasi hareketin kodlarında olmayan 'dava şuuru' büyük Türkiye'nin yol haritasıdır.
Yaklaşan yerel seçimler öncesi hiç bir algı o davanın kodlarında gedik açamayacaktır.
Ne kaygıya ne de endişeye mahal yoktur.