Derin bir sessizlik… Sessizliği bozan ayak sesleri… Yaşayan kentin dehlizlerinde kaybolmak istiyorum. Ne mümkün… Kaybolmaya izin yok. Kaybolma çabamız da nafile… Hal böyle olunca şehrin yönetimini üstlenmiş isimleri birer birer ziyaret etme vakti. Geride bıraktığımız hafta o ziyaretlerde geri kalan satır başlarına değinmek istiyorum. Sokağın, ofislerin… Her köşe bucağın gündemini iki madde meşgul ediyor…
Birinci maddemiz ekonomi…
Açılımı; fırsatçılar… Dolar kurunu bahane edip etiket değiştirme yarışında kazanan belli… Kaybeden vatandaş… Peki, kim bu fırsatçılar? Çok uzağa gitmeye gerek yok. Hemen yanı başımızda… Sen, ben, biz, o… Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz misali… İşin suyunu çıkarmış durumdayız. Dolar düşüyor… Ama biz hala etiket değiştirmeye devam ediyoruz.
Kentin yorgunluğu, gündemin yoğunluğu… Derken… Adı, şanı olan bir mekâna oturuyoruz… Misafirimle… Bir başka dostun katılımını beklerken birer adı bende saklı 'yeşil çay' içiyoruz… Diğer misafirimizin katılımı gecikince bulunduğumuz mekândan ayrılıyoruz… Pardon hesabı ödeyelim… Sıkı durun iki yeşil çay 22 TL… El insaf… Fişini de alıp mekândan ayrılıyoruz… Çayın gramajından çalmamışlar. Yahu adamın ağzına geleni söyleyesi geliyor. Bu fırsatçılık filan değil. Düpedüz soygun. Zabıtanın denetimleri aralıksız sürüyor. Sürmesine ama işin kaynağına inip şöyle okkalı ve caydırıcı cezalarla aklımızın başına gelmesi gerekiyor. Benden hatırlatmasın. Vatandaşın canı yanıyor… Birazda fırsatçının canını acıtmak lazım…
Ve… İkinci gündem maddesi; yerel yönetimler seçimi… Hemen her köşede kulisler, kulisler… Niyet beyanları sürüyor. Hesaplar yapılıyor. Mevcutlar koltukları korumanın hesabını yapıyor.
Başkent Ankara'da büyükşehir ve 25 ilçe belediye başkanlığı için yarış kulis bazında başladı.
Bu kış sıcak geçecek.