Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OSMAN ALTINIŞIK (ANKARA)

Hasret giderdik...

Ve bir bayramı daha birlikte uğurluyoruz...
Her bayram olduğu gibi yine geçmişe yolculuk ettik.
'Ah' çekip 'nerede o eski bayramlar' dememek adına tatile koşmak yerine Sıla-i Rahim yapanlardandık... Hatırlayıp, hatırlatmak ve yaşatmak lazım o eski bayramları dedik... Baba ocağına koştuk... Babam dahil tüm kaybettiklerimizin mezarlarını ziyaret edip, Fatiha okudum... İlk gün dini vazifemizi yerine getirip kurbanımızın kesimine eşlik ettim.
Her bayram olduğu gibi yine geçmişe yolculuk rutinimiz oldu. 'Ah' çekip 'nerede o eski bayramlar' diyenlerden olmadık...
Çocukluğumuzun bayramı tatile gitmek değil... Eş, dost, akraba ve komşuya gitmekti...
Yakınlarımızın mezarlarını ziyaret etmekti... Ziyaret edip el öpmekti...
Hasret gidermekti... Anne babaya koklarcasına sarılmaktı. Anneanneye, babaanneye, dedelere harçlık için sıraya girmekti... Aynı kıyafetlerle bayrama girilmezdi. Yeni kıyafetlerle sabahlamak demekti. Uykusuz geçen gecenin ardından büyük bir heyecan ile baba ile bayram namazına gitmekti...
Kız çocukları için anne ile birlikte günün kahvaltısını hazırlamaktı. Bayramlıklar bayramın start verildiğinin habercisidir. Baba ve oğul namazdan dönünce evde bayram havası bayramlaşma ile başlardı. Bizde öyle yaptık...
Tüm sokağın çocuklarıyla ev gezmelerinin başlamasıydı. Mahallenin büyüklerinden harçlık toplamaktı. Bayram için kurulan salıncaklar 'gıcır gıcır' sesleri arasında dönmeye başlardı. Sıraya girip beklerdik... Ne jetonu ne de elektrikli aksamı vardı. Sadece insan gücüyle dönerdi. Dünyanın en büyük lunaparkına gitmişçesine sevinirdik. Yapamayıp hatırladıklarımız...
Seyyar salıncaklar yerini çatapatlara bırakırdı...
Sokaklar minik patlama sesleriyle yankılanırdı.
Küçük çaplı kazalarda da işin cabası...
Pamuk helvacı, kağıt helvacı, baloncu, elma şekerci, macuncu her sokağın başında beklerdi... Göremediklerimiz...
Ve seyyar fotoğrafçılar gelirdi kente...
Şimdiki gibi selfie çekimler yoktu... Renkli hayatlarımızın geleceğe siyah beyaz taşındığı dönemlerdi. Yeni kıyafetlerle hatıra fotoğrafları çektirilirdi. Bugünün hatıraları arasında o günün bayram fotoğrafları evlerimizin bir köşesinde muhafaza edilirdi... Yine o fotoğraflara dalıp yıllar öncesine taşıdım Emre ile Eren'i...
Günler öncesinden bayram kartları seçilir ve özenle kurulan cümlelerle bayram mesajları yazılırdı. Sonra postanenin yolu tutulurdu.
Sevdiğinin sesini duyabilmek için saatlerce postanede kuyruk beklenirdi. Kartpostallar yoktu ama bol mesajlar yazdık...
Kolonya şişelerimiz kolonyacıdan doldurulurdu...
Kolonya şişesi kristalden ise pek havalı olurdu. Kahveler sohbetin en önemli tanıklarıydı... Kolonya doldurmadık ama bayram sohbetimizin konu başlıklarındandı...
Gazeteler yayımlanmazdı. Bayrama özgü, 'Bayram gazetesi' çıkardı... Ve şimdi tüm bunları bir tebessümle hatırlayıp bayramı kutluyoruz... Tebessümün eksik olmadığı bir bayram sabahında daha birlikteyiz...
Her bayram olduğu gibi yine geçmişe yolculuk rutinimiz. Eskiden bayramdı. Şimdi sadece tatil... 'Ah' çekip 'nerede o eski bayramlar' diyenlerdenseniz... Hatırlayıp, hatırlatmak ve yaşatmak lazım o eski bayramları.
Ve 'yaz'ı tamamlayıp sonbahara hoş geldin dediğimiz şu günlerdeyiz...
Yeni telaşların satır başı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA