Birlik ve beraberliğimize kast ediliyor. Bu çok net ve açık… Ötesi yok. Bize ve hepimize düşen sağduyulu olmak… Ateşe körükle gitmemek.
Olan biteni anlamaya çalışmalı ve aceleci davranmamalı. Olaylar karşısında toplumu geren tavır ve davranıştan sakınmalı. Her yaşanmışlıktan ders çıkarmak yerine suçluyu peşinen ilan etmek doğru değildir. Suçlu ilan etmek kolaycılıktır.
Huzur, güven ve istikrarı bozmak için yapılan, çok geniş planlı ve sinsi bir provokasyonla karşı karşıyayız.
Dahası hem içeriden hem dışarıdan saldırı altında olduğumuz tarihe not düşülmek yerine algılanmalıdır. Bakmakla görmek arasındaki farkı dahi ayırt edemediğimiz günlerden geçiyoruz.
Görüntüler bu kadar açık ve netken, her şey bu kadar ortadayken 'PKK Tahir Elçi'yi öldürdü' bile diyemeyen bir medya ve siyasi güruh ile karşı karşıyayız. Bunların düşmanlığı devlettir… Millettir… Birlik ve beraberliğimizdir. Türkiye düşmanlığının medet umduğu argümanları net görmeli ve tavırları iyi okumalıyız.
Diyarbakır Devlet Hastanesi önünde Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi 'Katil PKK' diye bağırdığında susturulması manidardır. Olay yeri inceleme ekibi ve cumhuriyet savcısına karşı saldırının tarifi de mümkün değildir.
Teröre destek veren, terörle kol kola, omuz omuza bu ülkenin değerlerine kast edenlere bu alçak saldırı karşısında susmamız ve susturulmak istenmemiz de bir o kadar alçaklıktır.
Doğruları telaffuz etmemek her terör saldırısı karşısında devleti katil ilan etmek de bir o kadar alçaklıktır… Hem öldüreceksin hem de tören düzenleyeceksin. Mantığa ters değil mi? Bunları timsah gözyaşı olmaktan çıkartabilirsiniz… Tahir Elçi ne demişti; 'Silahları susturalım, hendekleri kapatalım.'
Peki, Tahir Elçi'yi seviyor ve ölümüne üzülüyorsanız vasiyetini yerine getirin.
Hayatı pahasına hendekler derhal kapatılmalı, silahlar susmalı diyen Tahir Elçi'nin bu sözleri havada kalmasın.
Şiddet ve eylemler sonlandırılsın.
Silahlar gömülsün…