Ne de çok özlemişim, üşüme duygusunu. Sıcak yaz günlerinin ardından sonbaharın kışa dönme çabasına tanıklık ediyorum. Gitsem mi, kalsam mı ikilemi yaşıyor mevsim. Her gitme yeni bir başlangıç aslında… Öyleyse yaz nasıl gittiyse, sonbahar da yerini kışa bırakacak. Uzun bir aradan sonra bir pazar sabahına Antalya'da uyanıyorum. Mevlana'nın 'Her insan bir yağmur tanesidir. Kimi çamura kimi gül yaprağına düşer' sözü alıp götürüyor beni başka bir dünyaya…
Biliyorum her bir yağmur tanesinde umut yeşerir. Her bir yağmur tanesi ikramdır canlıya. Her yağmur tanesiyle hayat yeniden doğar. Rahmettir, berekettir. Her yağmur tanesi rahmani bir nimettir. Her damla ayrı bir hayattır… Her bir yağmur tanesi sevgidir, sevilmektir yeniden. Hoşgörüdür… Her bir yağmur tanesi yeniden doğmaktır. İşte o her ayrı yağmur damlasında farklı bir dünya var. Her bir yağmur tanesi kadar berrak, her biri kadar hayat doluyum… Her bir yağmur tanesi gibi gül yaprağına hayat vermek istiyorum. Her biri gibi çamura düşüp yeniden hayat bulmak istiyorum. Umut olan, sevgiyi yaşatan olmak istiyorum. Umut olduğum hayata hayatlara bereket olmak istiyorum. İşte bunun için yağmur tanesi olup, sağanağa dönüşmek, şelale olmak istiyorum. İçimde var olan şelaleyi nehirlere dönüştürmek, sonra okyanus olmak istiyorum…Şu kısacık ömürde duaya kalkan binler, on binlerce avuç içi olsun istiyorum…