Saha sonuçlarında istikrarlı sorunlar var. Ve teknik adam olarak bunlara çözüm bulmak zorundasınız.
Ama aynı taktik, tertip, görev anlayışı ve mantıkla tüm maçlarda sahadasınız. Hangi gözyaşı sizi kurtarabilir?
Lille gibi İstanbul Belediye de tek santrfor ile oynuyor. Amaçları rakibi bozmak, oyunu kesmek... Kurguları mücadele üstüne. Ve sen yine saha içinde hamle yapmıyor, mazeretlerinin arasından bir farklılık üretemiyorsun. Bu kez seni aklayacak, kenara gözü yaşlı gelecek bir futbolcu da yok. Kimin gözyaşlarına vereceksin bu futbolun hesabını?
"Etkili oyuncularım yok" diyebilir misin? Özer Hurmacı daha bir ay öncesine kadar "hazır değil" diyerek yedeğe soyundurduğun oyuncun. Uğur Boral'ı zaten hiç düşünmemişsin. Lugano'nun eksikliği midir bu goller, yoksa oyuncularından esirgediğin cesaretsizlik mi? Kim ağlayacak senin bu haline?
Cristian ve Deivid kulübede. Demek ki oynayabilirler. O zaman çevir sistemini üçlü defansa. Forveti ikili yap... Alex arkalarında oynasın. Var mı Vederson ve Gökhan gibi hücum beki kimse de?
3-5-2 mi çağ dışı, yoksa rakibi ve maçı farklı düşünüp, farklı davranamamak mı? Bir forveti dört defans, iki de orta saha ile beklemenin korku dağlarından başka kime faydası var? Tribünde ağlayanların gözyaşları ne olacak?
GÜİZA'YA YENİ KİMLİK
Güiza gol kaçıran santrfor tipinden, dün gol pozisyonuna bile giremeyen santrfor haline geldi. Ağlayan santrforun, bitik ayaklarının, takım güveninden eksilen performansını hâlâ umutla beklemek kime, ne kazandırıyor. O ağlıyor, Fenerbahçeli'nin de anası ağlıyor. Hangi gözyaşı değerli?
Fırat Aydınus, yardımcısının yanlış yorumunda "buz" gibi golü iptal ediyor. Santos ofsayt ama hangi kalecinin görüş alanında... Cristian'a da gösteremiyor kırmızı kartını, Güiza'yı indiren son adam Ekrem Ekşioğlu'na da. Üst düzey hakemin, üst düzey yanlışları.
Fenerbahçe'nin kötü oyununa çok lafımız var ama hakem kararlarında "hak etmeyen" maddesi yok.
Kim ağlayacak şimdi taraftarın içindeki ateşi söndürmek için?
Hangi gözyaşı dindirir ki bu yangını...