Her futbolcunun kendi yıldızlığına atacağı cila için, kendine ayırdığı şov dakikalarıyla keyiflenen bir maç izledik. Emre Belözoğlu'nun 'motor' dediği ve istikamet gösterdiği bir amaç birlikteliği içinde, herkesin özlemlerini giderdiği pırıltılı bir oyundu önümüzdeki. Hem turu garantilediklerini, hem de ciddi şekilde lige meydan okuduklarını ilan ediyordu F.Bahçe takımı. Herkese hayırlı olsun...
Emre'nin şok preslerle hep rakip sahada bırakmaya çalıştığı arkadaşları, dilimizde tüy bitiren "dar alanda oynamanın" avantajlarını sunuyordu izleyenlere. Emre koşmaktan, hamle yapmaktan ve bunlar için adımlarına diğer arkadaşlarını da katmaktan çekinmedi. Honved kimi kontrol edeceğini, nasıl başa çıkacağını düşünemeden duvarındaki çatlakları gördü. Dakikalar ilerledikçe yıkıldı ve maçı terk etti. Carlos'un golü atıp, sakatlanması, Santos'u merak edenlerin hayal kırıklığıydı. Etkili driplingler ve şık çalımlar ertelendi. Fakat Colin&Gökhan ikilisi bu kez görevi devir aldı. Anlaşarak ve az hata ile tamamladılar atakları. İki asist ile takımın beki, aslında en etkili hücum silahıydı. Güiza'ya sadece tamamlaması gereken şık pasların çalışılmış üretimi yapılıyordu.
DAUM'UN TEDAVİSİ YARADI
Dünkü takım üç Brezilyalı haricinde, geçen sene Aragones'in elindeydi. Dokuz oyuncuyu bir sezon boyunca dünkü gibi görmedik. Ne Emre'yi böylesine istekle ceza sahasına yaklaştığını izleyebildik, ne de Kazım'ı güvenli ve sorumlu oynarken. Alex de yakınında böylesine bol alternatifli bir pas trafiği yaşamadı.
Daum rehabilite sürecine soktuğu oyuncularına, tekrar futbolcu olduklarını hatırlatıp, Kadıköy'ün nasıl cehennem yapılacağını güzel anlatmış. Stadı dolduran taraftarın maça her şeyi ile sarılması da bir başlangıç. Bu takımın ihtiyacı olan coşku ivmesinin başlangıcı onlar çünkü. Bu birliktelik sezon sonunda Saracoğlu'nda başı öne eğilmemiş rakip bırakmayabilir.
Özlediğimiz görüntüleri, küflenmiş kelimelerimizle anlatmak bize düştü. Artık bu hitaplara cila yapma sırası da bize gelsin...