ABD Başkanı Donald Trump başta olmak üzere yardımcısı JD Vance ile ABD'nin hem Ankara Büyükelçisi hem de Suriye Özel Temsilcisi pozisyonlarını üstlenen Tom Barrack'ın son iki hafta içinde Ortadoğu ile ilgili peş peşe yaptıkları tarihi itiraflar ezberleri bozuyor.
Trump ve A ekibinin ilk zamanlarda jeopolitik sarsılmalara yol açan Avrupa'ya dair açıklamalarının benzerlerini şimdi de İslam dünyası için yaptıklarını görüyoruz. Bu açıdan özellikle de söylem merceğinden bakıldığında Amerikan yönetiminin 'Trump Doktrini' diye ifade edilen yeni ideolojik paradigmaya bağlılığı ve tutarlılığı devam ediyor.
Trump Doktrini'nin temelini, ABD'nin siyonist lobi eksenli ve İsrail yanlısı soykırım ve sömürgeciliğe dayalı Ortadoğu stratejilerini artık terk etmesi oluşturuyor. Hâliyle İsrail gibi sömürgeci ajandaların dönemi kapanıyor.
Bunun pilot bölgesi de şu an için Suriye. 13 Mayıs'ta Riyad'daki konuşmasında Trump, liberallerin ve neo-conların rejim değişikliği ve ulus inşası adı altında giriştiği müdahaleci anlayışın artık bittiğini ilan etti. "Sözde ulus inşacı" dediği bu kesimlere ateş püskürdü. Ardından JD Vance, "Imperium Americana" çağının sona erdiğini itiraf etti. Amerika'nın dünya egemenliğinin bittiğini söyleyen Vance, çok kutuplu yeni bir dünyaya uyumlu stratejiler geliştireceklerinin altını çizdi.
***
Bölgemizle ilgili en dikkat çekici çıkışı ise Ankara elçisi Tom Barrack yaptı. Yüzyılı aşkın süredir tartıştığımız Sykes-Picot gibi kirli emperyal projelerin istikrar yerine kaos ürettiğini ve Suriye özelinde bu tür senaryoların birlikten ziyade bölünme ve kargaşaya yol açtığını vurguluyor.***
Hâsılı kelam, metaforlar kadar söylemler de yansıttığı gerçeğin çoğunu gizler. Fakat bu kez Amerikan yönetimi küresel reel-politik dayatmaları aşacak çapta değil. Test aşamasındaki "Trump Doktrini"nden de görüldüğü üzere yeni bir yaklaşım sergiliyorlar.