BERCAN TUTAR

Trump’ın yol açtığı ‘kültürel tsunami’

Batı dünyasında 'Reductio ad Hitlerum/ Nazi kartını ileri sürmek' anlamına gelen siyasi bir aldatmaca yöntemi vardır. Donald Trump'ın yemin içer içmez muhafazakâr kültürü egemen kılacak reformları birer birer hayata geçirmesi bağnaz liberal/sol çevreler tarafından 'Nazi kartını çekti' denilerek manipüle ediliyor.
Ancak Trump'ın yeni sağın kültürel hegemonyasını tesis etmeye yönelik bu hamlelerini pejoratif bir yorumla değersizleştirmeye çalışmak ailevi ve ahlaki değerlere savaş açan 'transçı' küreselcileri ve totaliter seküler liberal solu yaklaşan sondan kurtaramayacaktır.
Radikal laisizmin ve ideolojik fantezilerinin devri kapanıyor. Bütün erdemlere saldıran nihilist inkârcı kültüre savaş açan Trump, kamusal hayattaki cinsiyet ayrımını ortadan kaldırmaya yönelik mühendislik çalışmalarına da tarihi darbeler indiriyor.
İnsan doğasına aykırı marjinal normlar yerine ahlaki erdemleri savunuyor.
Trans askerleri ordudan temizleyen ve 19 yaş altı çocukların cinsiyet değiştirme ameliyatlarına devletin verdiği desteği kesen Trump, "Bundan böyle ABD'nin resmi politikasında yalnızca iki cinsiyet olacak: Erkek ve kadın" diyerek tavrını ortaya koydu.

***

Trump'ın korkunç soykırım projelerine girişen Hitler'in pagan milliyetçiliği ile hiçbir ilgisi yok. Zira suikasttan sağ kurtulan Trump gibi ona destek verenler de ABD'de 'İlahi Takdir'in işbaşında olduğuna inanıyor. Bu nedenle suikasttan sonra 'savaş, savaş, savaş!' diyerek meydan okuyan Trump'ın cesareti liberal sola hafakanlar yaşatıyor.
Bu yüzden de Trump'ın siyasi ve kültürel reformları daha şimdiden bağnaz seküler bir din ve radikal bir ideoloji formatında devleti sarmış olan militan yeşilci eskatolojiden püriten liberalizme, kültürel Marksizm'den oligarşik hazcı trans kültüne ve iklim fanatizminden küreselci postmodern nihilizme kadar uzanan farklı cephelerde mevzilenmiş 'ilerici' kesimler üzerinde derin siyasi ve sosyal travmalara yol açmış durumda.
Yemin töreninden sonra harika bir başlangıç yapan Trump'ın göç, DEI, cinsiyet ve adalet gibi konulardaki kararlı adımları yüksek bir vizyona işaret ediyor, gidişatı değiştiriyor ve muhafazakâr anlayışı kültürel iktidara taşıyor.

***

Bir devrimci gibi hareket eden Donald Trump açık şekilde Amerikan gençliğini aile değerlerine ve dini kutsallara karşı derin bir düşmanlık beslemeye iten DEI ve transgender ideolojisine karşı savaş açmış durumda.
Küreselcilerin yeşil ve çevreci politikalarını da eleştiren Trump, fosil yakıtları savunarak Yeşil Yeni Düzen'den 'Yeşil Yeni Dolandırıcılık' diye bahsediyor. Selefi Joe Biden'ın devlet kademelerinde görev verdiği DEI (Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık) ile ESG (Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetim) kesimlerin cinsiyet ayırımını reddeden transçı yapılanmasını bürokrasiden tasfiye edecek adımlar atıyor.
ABD'deki bu kültürel devrimlerin etkisi dünyayı da saracaktır. Dolayısıyla insan fıtratına aykırı bağnaz bir laik dinden başka bir şey olmayan 'ilerici' görüşlerle sarhoş olanlar için ayılma vakti yaklaşıyor.
Trump'ın yol açtığı tsunamiler, küresel jeokültürel statükoya meydan okuyor. Bakalım ne ölçüde başarılı olacak? Bekleyip göreceğiz.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Bercan Tutar | Trump'ın yol açtığı 'kültürel tsunami'

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA