Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Yeni hedef: Savaştan sonra Suriye’de barışı da kazanmak

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Modern ulus devletlerin kronik sorunu, iç ve dış güçlere karşı verdikleri savaşları kazandıkları hâlde elde ettikleri barışı kaybedip yıkılmaları ya da zayıflayıp emperyalist hegemonyanın vesayeti altına girmeleridir.
Bunun en somut ve aktüel örneği Suriye'deki Baas rejiminin hızlı ve ani çöküşüdür. On yıllardır İran, Rus, İsrail, Körfez ve Amerikan çıkarlarının farklı kombinasyonları arasında bir çatışma bazen de işbirliği arenası hâline gelen Suriye'deki Esad rejimi, kendisine "Astana Süreci"nde altın tepside sunulan ateşkes ve barış fırsatını tepmenin yol açtığı tektonik sarsıntıyla tuzla buz oldu.
Hatta aniden buharlaştı rejim. Bu bize hayli olağandışı gelse de tarih açısından oldukça sıradan vakalardan biridir. Siyaset tarihi bu tür devlet, rejim ve imparatorlukların aniden yok oluşuyla dolu. Unutmayalım ki geçmişin trajik paradokslarından biri de her barışın öncesini aratacak kadar kötüleşebilmesidir.
Fakat Türkiye'nin başat rol oynayacağı yeni Suriye'de elde edilen barışın kalıcı istikrara, uzlaşı ve bütünleşmeye yol açacağından eminiz. Bu nedenle "Pentagon Türkleri ve Kürtleri" diyebileceğimiz kimi Siyonist- Evanjelik lobilerin güdümündeki analizcilerin "Suriye yakın zamanda bir Türk bataklığına dönüşecek" yönündeki propagandaları boş çıkacak.

***

Bu kirli hedefe ulaşmak için Siyonist Türk ve Kürtlerden oluşan kurşun askerlerini şimdiden seferber etmiş hâldeler. Daha hükümet kurulmadan kaosa yol açmanın gayreti içindeler.
Kimileri umudunu İran ve Rusya ile Türkiye ilişkilerinin kötüleşmesine bağlamış. Oysa bu senaryo tamamen ideolojik körlükle malul. Ankara- Moskova-Tahran ilişkileri sanılanın aksine daha da "özerkleşecek". Zira üç aktör de Esad yükünden kurtuldu. Dolayısıyla yeni süreçte kaotik Suriye faktörünün ortadan kalkmasıyla Türk- Rus-İran ilişkileri daha da normalleşecek. Olağan rotasına girecek.
Sayın Hakan Fidan'ın Şam ziyaretinde Heyet Tahrir'üş Şam lideri Ahmet Eş-Şara'nın kravat takması, Dürzi lideri Velid Canpolat ile görüşmesi ve her kesime yönelik verdiği kapsayıcı mesajlar, yeni yönetimin Suriye'de Taliban rejimi kuracağı yönündeki bütün manipülasyonları çürütüyor.
Çünkü yeni Suriye'de siyasi kurucu akıl artık Türkiye. Bu nedenle yeni rejimin diplomatik meşruiyeti hemen her gün daha da perçinleşirken Türkiye'nin sahadaki ve masadaki varlığı, dünya kamuoyuna da Suriye'nin komşuları ile ülkedeki farklı etnik ve dini gruplara da itimat ve güven telkin ediyor.

***

Türkiye'den rahatsız olan kesimleri biliyoruz. Siyonist çevreler ile Pentagon Türkleri ve Kürtleri dışında kimsenin Ankara'dan yana bir endişesi yok. Zira Türkiye'nin Suriye'deki mevcudiyeti sadece terör örgütleriyle kirli hedeflerine ulaşmak isteyen emperyalist odakların palanlarını altüst ediyor. Bu nedenle kıvranıyorlar.
Türkiye'nin sıçrama yapmasından korkuyorlar. Zira yeni Suriye pratiği ve problematiği üzerinden Türkiye'nin hem ABD, Avrupa, İsrail, Ortadoğu, Körfez, Rusya, İran ve Çin gibi küresel/ bölgesel aktörlerle hem de Kürtler, Şiiler, Nusayriler ve Dürziler gibi farklı etnik ve dini kesimlerle ilişkilerinde tarih yazıcı yeni bir sayfa ve ezber bozan bir dinamik süreç başlayacak.
Kuşku yok ki Türkiye savaşmasını da barışmasını da çok iyi bilen Osmanlı'nın evrensel paradigmasına ve imparatorluk reflekslerine sahip bir anlayışla hareket ediyor. Bu cihanşümul asabiye, Türkiye'nin hem en büyük avantajı hem de en büyük silahı. Dolayısıyla Türkiye, Suriye'deki savaşı kazandığı gibi barışı da kazanacaktır. Bundan şüphemiz yok.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA