Reis yine 12'den vurdu. Helal olsun. Soykırımcı Siyonistleri ve suç ortaklarını yine hafakanlar bastı. Kuduz köpek gibi saldırıyorlar. Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti Rize İl Teşkilatı Toplantısı'nda sarf ettiği "Karabağ'a ve Libya'ya nasıl girdiysek benzerini İsrail'e de yaparız" sözleri yeni sayılmamalı. Sayın Erdoğan bu sözlerle eski görkemli tavır ve duruşunu devam ettirmiş. Zira daha önce de dünyanın üç maymunu oynadığı dönemde soykırımcı İsrail'e ve destekçisi Batılı Siyonazilere karşı tarihi ayar veren tek lider Erdoğan'dı.
Aynı ayarı Rize'den biz kez daha vermiş. Paniğe kapılan İsrail'in Dışişleri Bakanı Israel Kartz, Erdoğan'ı Saddam'ın akıbetiyle tehdit etme küstahlığında bulundu hemen. Yani ABD'nin arkasına geçerek havlıyor. Herkes biliyor ki Saddam'ı deviren ABD'deydi İsrail değil. Çünkü korkak ruhlu psikopat İsrail askerleri ancak savunmasız bebek, çocuk ve kadınlara saldırabilir.
Burada elbet Erdoğan'ın sözlerinden çok bu sözleri sarf ettiği konjonktür de önemli. Sayın Erdoğan, tam da İsrail'in Golan Tepeleri'ndeki saldırı oyununu Hizbullah'a yıkıp bu bahaneyle savaşı Lübnan'a yaymaya çalıştığı dönemde bu çıkışı yaptı.
***
Erdoğan daha en baştan bu planı deşifre etmişti. İşte Siyonistleri çıldırtan şey Erdoğan'ın önleyici hamleleri. Çünkü Erdoğan, İsrail ve destekçisi
Batı'nın Gazze üzerinden devreye soktuğu ve Türkiye'yi de hedefe koyan soykırım projesine karşı
Ukrayna'daki krizden daha etkili bir stratejiyle hareket ediyor.
Gazze'ye saldırılar başlar başlamaz geçen yıl Erdoğan TBMM'de "
Olay Haçlı-Hilal meselesidir. Olaya böyle bakıyoruz" çıkışında bulunmuştu. Zira sağır sultan da biliyor ki
Siyonazi ittifakının Doğu Akdeniz'e yaptığı askeri yığınağın ve Gazze'deki soykırımın asıl amacı Türkiye'ydi.
Bu bağlamda Erdoğan,
Arz-ı Mev'ud safsatasına dayanarak vatan topraklarımızla
ilgili habis niyetini açıkça beyan
eden
Gazze Kasabı Netanyahu'ya Ermenistan'ın maruz kaldığı tarihi Karabağ hezimetini hatırlatmıştı geçen yıl.
Kuşku yok ki
ABD'nin Ortadoğu'ya yönelik en büyük master planı Gazze'deki soykırım projesi ve tetikleyeceği
bir
bölgesel savaş üzerinden Türkiye'nin yeniden vesayet altına alınmasıdır.
Bu kapsamda İsrail'in estirdiği terör ve
vahşetin temel hedefinin Türkiye olduğunu
unutmayalım.
Dolayısıyla bu soykırım projesi bir bütün olarak
İslam dünyasının direniş iradesini kırmayı amaçlıyor. İslam dünyasının direniş iradesini ise kim ne dersin sadece
'çelik çekirdek' Türkiye temsil ediyor.
***
Bilen bilir Türkiye,
Selçuklu veya Osmanlı olduğu dönemlerden bu yana
tarih boyunca hep
Haçlılar, Moğollar, Bizans, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Çarlık Rusyası, Fransa, İtalya ve İngiltere gibi zamanının
en üstün güçleriyle savaşmış bir
aktördür.
Karşımıza önce FETÖ, DEAŞ, PKK ve YPG gibi terör örgütlerini çıkardılar. Sonra
İsrail, Ermenistan ve Yunanistan gibi ikincil aktörlerle geldiler. Ardından bir bütün olarak Avrupalı ülkeleri üzerimize saldılar. Fakat bunlar Türkiye'nin ayarında güçler değildi. Hepsi teker teker hezimete uğradı. Bu nedenle 'teröre karşı savaşta'
ağır bir stratejik yenilgi alan ABD,
Türkiye'nin imparatorluk reflekslerinin budanmadan zafere ulaşamayacağını acı bir şekilde tecrübe etti.
İşte tam da burada soykırımcı İsrailli bakana 'hoşt!' demek lazım.
Libya'da, Suriye'de, Irak'ta, Kıbrıs'ta ve Karabağ'da karşımıza çıkmayan ABD, Kahraman Mehmetçik İsrail'e girdiğinde de karşımıza çıkmaya cesaret edemeyecektir. Bu çerçevede Filistin cephesinde Türkiye'nin asıl rakibi soykırımcı İsrail değil ABD ve Avrupa'dır.
Fakat bu aktörlerin de Türkiye'ye karşı bir şansları yok. Zira Batı dünyası,
Türkiye'nin kendi hinterlandındaki mukayeseli üstünlüğünü hiçbir gücün alt edemeyeceğinin fakında. Bunu en çok da Siyonistler biliyor. ABD'nin arkasına geçerek diş gösterip kudurmaları aslında
kapıldıkları beka korkusundan kaynaklanıyor. Ne var ki
ABD de onları savunamayacak. İşte bu yüzden ne yapsalar da yaklaşan ecellerinden kurtulamayacaklar.