Eskiler boşuna 'Dünya devran devrandır" dememiş. Çağımızın en büyük terör, kaos, şiddet ve soykırım stratejisi olarak Batı tarafından İslam dünyasına dayatılan siyonist ideolojinin de artık kıyameti yaklaşıyor. Gazze'de masum bebek, çocuk ve kadınlara karşı uygulanan devlet terörü ve soykırım vahşetini eceli gelen barbarların son çırpınışları şeklinde okumak lazım.
ABD ve Avrupa'nın masum bebekleri hunharca katleden İsrail'e ölümcül silahlarla ve siyasetle verdiği destek Batı'nın çöküşünü daha da hızlandırıyor.
Zira hem siyonist İsrail'in hem de suç ortağı Batı'nın bu saatten sonra dünyanın gözünde hiçbir ahlaki, siyasi ve insani meşruiyeti kalmadı.
İsrail ve Batı'nın ortaklaşa yürüttüğü katliamlar Hitler'in Naziliğini de aşan insanlık tarihindeki en barbar, en katıksız ve en vahşi ırkçılıktır.
Filistinlilere, Nazi Almanya'sının Yahudileri ya da Avrupa'nın sömürgecilik dönemlerindeki zencileri gibi davranan İsrail ve Batı dünyası, ne yapsa da bu barbarlıklarını aklayamazlar artık. Vicdanlarda şimdiden mahkûm edildiler.
***
Şunun altını çizmek gerekir ki bugün
Gazze'deki asıl soykırımcı güç İsrail'den çok ABD'dir. Unutmayalım ki ABD
1960'larda İsrail'i bölgesel jandarma, 1970'lerde sömürge komiseri, 1980'lerde ise stratejik bir müttefik olarak tanımlamaya başladı.
ABD'nin terör ile savaş bahanesiyle İslam dünyasına yönelik açtığı savaşta da en ön cephede yer alan
İsrail, Filistin'e her saldırdığında yeni bir Pentagon anlaşmasıyla ve en son 38 milyar doları bulan daha büyük askeri yardımla ödüllendirildi.
Gazze'ye yönelik son vahşetlerin ardından ABD, İsrail'e
14.3 milyar dolarlık takviye bir soykırım finansmanı daha aktardı.
Ancak hangi siyasi desteği ve finansmanı sağlarsa sağlasın
dünya uzun süredir ABD ve Batı sonrası döneme girmiş durumda. Kaçınılmaz olarak
Ortadoğu'da da İsrail sonrası yeni bir dönem başlayacaktır.
Küresel jeopolitik dinamikler ve gelişmeler bunu gösteriyor.
ABD'nin
can havliyle İsrail'e arka çıkmak adına özel birlikler, zırhlı
araçlar, SİHA orduları
ile uçak gemileri göndermesi ve siyasi olarak
da siyonist işgalcilere Gazze'deki soykırımları
için açık çek verip
hiçbir kırmızı çizgilerinin olmadığını ilan etmesi,
derinleşen beka kaygısının yol açtığı çırpınışlardır.
***
Dolayısıyla dünya artık ABD'nin güdümündeki eski dünya değil.
Nitekim ABD ve müttefikleri ilk acı gerçeği
Rusya'nın Ukrayna'ya girdiği Şubat 2022'de keşfetti.
Bu tarihten sonra BM'ye sunulan
Rusya'ya yönelik çeşitli yaptırım tasarıları
dünya nüfusunun yüzde 70'ini oluşturan ülkeler tarafından reddedildi. Bu oran sonraki dönemlerde daha da arttı.
Geldiğimiz aşamada şu an dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 85'ini oluşturan
Küresel Güney, Batı'nın etki alanının büyük ölçüde dışında yer alıyor.
Siyonist ABD liderliğindeki Batı'yı sarsan ikinci acı gerçek,
27 Ekim'deki BM oylamasında ortaya çıktı.
193 üyeli BM'de 120 ülke ABD'nin karşı çıktığı BM Genel Kurulu kararına oy vererek
Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik gerçekleştirdiği taarruzu kınamadı. BM'de tasarı
45 'çekimser' ve 14 'hayır' oyu ile kabul edildi. Deliye dönen
İsrail, Hamas'ın kınanmadığı karar için
'alçakça çağrı' ithamında bulundu.
Küresel siyasetteki bu tektonik sarsıntılar dünyadaki milyarlarca insanın değişim
arzusunu daha da kamçılıyor. Bu değişimin
en somut sonuçlarından biri de
dünyayı saran Filistin uyanışıdır. Bütün tehdit,
baskı ve sansüre rağmen dünyanın farklı
ülkelerinde
yüz milyonlarca insan siyonist
Batı'nın Gazze'deki çocuk ve kadınlara
yönelik vahşetini korkusuzca lanetliyor.
Bu inanç, kararlılık ve direniş ruhuyla
Gazze, siyonist Batı'ya mezar olacaktır. Haritadan silmek istedikleri Gazze yerine kendileri tarihten silinip gidecekler.