Yeni küresel düzeninin formuna ve geleceğine dair mücadelenin giderek yoğunlaştığı uluslararası arenada bütün gözler Türkiye'nin de içinde yer aldığı dünyanın yeni beşlisi üzerinde. Batılı analistlerin çok kutuplu dünyanın habercisi olarak nitelediği bu yeni beşli Türkiye, ABD, Çin, Rusya ve AB'den oluşuyor.
Kaderin cilvesine bakın ki 'Dünya 5'ten büyüktür' sloganıyla hareket eden Türkiye'nin bugün yeni küresel beşlinin bir üyesi olarak anılması, her açıdan bir dönüm noktasıdır.
Kuşku yok ki artık 'oyun kurucu' bir aktör düzeyine erişen Türkiye'nin küresel siyaseti dönüştürme imkânları eskiye göre daha da etkinleşmiş durumda.
Dolayısıyla ülkemizin izleyeceği stratejiler her bakımdan 21. yüzyılın jeopolitik mücadelesine yön verecek bir mahiyete sahip.
Çünkü yeni dünya artık geleneksel hegemonya mantığının cari olduğu tek veya iki kutuplu ittifak sistemleriyle dizginlemeyecek kadar çok katmanlı ve çoğul bir anlayışa doğru evriliyor.
Bu da Türkiye'nin son yıllarda izlediği bölgesel ve küresel diplomasinin yeni uluslararası norm haline geldiğinin kanıtıdır bir bakıma.
Zira günümüz dünyasında hiçbir aktörün diğerlerine salt kendi çıkarlarını dayatma lüksü, gücü ve imkânı kalmadı artık.
***
Bu nedenle ABD'nin kendini küresel piramidin en başında gördüğü hegemonik Pentagon anlayışı 'out' oluyor.
Bu demode yaklaşım yerine beş aktör arasındaki pentagonal (çokgen) ilişkinin 'in' olduğu yeni bir dönem başlıyor.
Bu yeni realiteye ayak uyduran ülkeler ayakta kalacak. Başına buyruk davranan ise aynı anda diğer dört ülkenin 'quadral baskısına' maruz kalacak.
Nitekim Türkiye, Çin, Rusya ve AB'den oluşan dörtlü, özellikle Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Doğu Avrupa, Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya, Hint-Pasifik, Kuzey Afrika ve Latin Amerika gibi kritik bölgelerde bazen hep birlikte bazen ikili veya üçlü şekilde bazen de tek başlarına hareket ederek ABD'nin saldırgan ve tek taraflı stratejilerini sekteye uğrattı.
Haliyle ABD'nin dünyaya Pentagon'dan değil bu yeni 'pentagonal ilişki' penceresinden bakması gerekecek.
Çünkü ABD'nin Pentagon'a dayalı tepeden inme siyaseti her açıdan iflas etmiş durumda.
Bu açıdan küresel siyasetin büyük kırılma yaşadığı bir aşamadan geçiyoruz.
AB'nin öncü ülkesi Almanya bile artık ABD güdümünde bir strateji yerine daha aktif bir dış ve güvenlik politikası izlemeye çalışıyor.
***
Sonuç olarak küresel riskler ve meydan okumaların farklılaştığı dünyamızda, geleneksel savunma anlayışı ve ittifaklar çözülüyor
Dünya yeniden organize olurken medeniyet refleksine sahip Türkiye gibi aktörler bir kenarda oturup olan bitene seyirci kalmıyor
Uluslararası siyasi kültür değişiyor. Türkiye'nin öncülük ettiği bu yeni küresel siyaset kültüründe, birine karşı bir ittifak oluşturma anlayışı yerine daha çok iç savaş, terörizm, açlık, göç gibi insani, siyasi ve ekonomik sorunlara karşı ittifak kurup birlikte savaşma ve çözüm üretme stratejisi önem kazanıyor.
Bunun yolu da dünyanın yeni beşlisi konumundaki ülkelerin, Türkiye ile simgelenen bu istikrar ve çözüm odaklı yeni ittifak siyasetini etkin bir küresel yönetişim stratejisine dönüştürmesinden geçiyor.