Eğer hayatımız bir kurgu, oyun veya münakaşadan ibaret olsaydı, ABD'de Rıza Zarrab'ın başrolde oynatıldığı FETÖ tiyatrosunu sahneye koyan darbeci emperyal hırsızlar; küresel dezenformasyon tezgahları, sistematik algı operasyonları, karalama ve iftira furyalarıyla Türkiye'nin iradesini bugün çoktan teslim almışlardı.
Oysa milli irade denilen güç 'immensum'dur yani dizginlenemez ve zapt edilemezdir. İşgalciler tarafından ne kadar ölçülüp biçilse de rehin alınamaz. Çanakkale ve Kut'ül Amare'nin çocuklarını savunmasız Amerikan yerlileriyle karıştıran Türkiye düşmanları, işte Anadolu'daki bu direniş ruhunu hesap edememenin hezimet ve trajedisini yaşıyor.
***
AK Parti iktidara geldikten sonra
MOSSAD, Pentagon ve CIA'nın vesayet projeleri işte bu direniş ruhu sayesinde ters tepti.
Ülkemizi dize getirmeye çalışan emperyal odakların, özellikle Gezi'den beri uğradıkları yenilgilerin acısını sağaltamadıkları görülüyor.
İronik gelebilir ama
sömürgeci güçler, Türkiye'yi Türk halkına kaybetmenin derin travmasından bir türlü kurtulamadı ve kurtulamayacak da.
Zira Irak,
Suriye,
Libya,
Afganistan, Ukrayna,
Rusya ve
Çin'e yönelik politikaları çöken emperyal merkez, en ağır darbesini hiç kuşkusuz
15 Temmuz'da Türkiye'den yedi.
***
Geldiğimiz noktada,
'vesayetçilerle barış ama kendi halkın ile savaş' dayatmasını
reddeden Türkiye, boynuna geçirilen
siyasi ve kültürel kriz tasmalarını parçaladı. Kazdıkları kuyuya düşenler ülkemizin özgürleşmesini
'diktatörlük' ve 'eksen kayması' diye yaftalıyor.
Batılı akıl çıkarı söz konusu olunca
ördekleri tavşan yapmakta mahirdir.
Ancak artık çok kutuplu bir dünyada yaşıyoruz. Batı'nın
belirleyici niteliğini yitirdiği yeni mücadele çağında, ülkemize yönelik
kirli tezgâhların başarıya ulaşma şansı çok az
hatta neredeyse sıfırdır.
Öncülüğünü son on yıldır
Türkiye'de filizlenen politik bilincin yaptığı yeni ittifaklar
kuruluyor.
Emperyal Batı'nın dayattığı tanım, tehdit algısı ve ideolojiyle değil derin bir analitik mantık ve kendine has
jeo-uygarlık paradigmasıyla hareket eden Türkiye, bundan sonra
kozmopolit sınıflara ve Davos Adamları'na değil bu ülkenin asıl sahiplerinin taleplerine göre siyaset belirliyor.
***
Bu siyasetin mimarı ise
Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu yüzden bütün silahlarıyla
dik duran Erdoğan'ı devirmeye kalktılar.
Liderleri pes etmeyen bir milletin asla pes etmeyeceğini iyi biliyorlar.
Çünkü Türkiye'nin direnişi
Arap Baharı'nda gördüğümüz üzere İslam dünyasını
da harekete geçirdi. Bu başkaldırı, emperyal
merkezleri çıldırtmaya yetti.
Fakat Türk halkının siyasi iradesine dönüşen Erdoğan'ı teslim almaya yönelik
bütün küresel operasyonlar akamete uğratıldı.
Ellerinde kala kala daha şimdiden
kepazelik şahikası olarak tarihe geçen
sanal FETÖ tiyatroları ve ucuz kumpaslar kaldı. Ancak ne yapsalar boş!
Bu ülke artık
Atlantik lordları ve onların köpekliğine soyunan
FETÖ alçaklarının rahatı için bir yüzyılını daha heba etmemekte oldukça kararlı.
Savaşmaya hazır Anadolu halkı
bu soysuz çetelerini Çanakkale'de, Gezi'de ve 15
Temmuz'da olduğu gibi yine hezimete uğratacaktır.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın