Yavuz bey, bir ombudsman olarak gazetemizin hatalı haberine sessiz mi kalacaksınız? Bir anlamda yargısız infaz gibi yer alan o haberin ardından bir başka gazetedeki meslektaşınız eleştiri ve düzeltme yayınladı. Sizden de aynısını bekliyoruz. Çünkü gazetemizdeki daha da büyük hataydı.'
Diğer iki okurdan da benzer sitemkâr hatırlatmaları aldım.
Değindikleri haber, önceki hafta üzerinde epey konuşulan, 12 Eylül darbesinin beş sorumlusu olan komutanların ailelerinin malvarlığı ile ilgiliydi.
Şunu öncelikle belirteyim: Konuya geçen hafta yer ayırmayı planlamış, gerekli verileri de toplamıştım. Ancak, SABAH'ta yaşanan format değişikliği dolayısıyla, diğer köşeler gibi bu köşede de hacim daralması oldu. Yani konu bu haftaya kaldı. Başka bir sebep söz konusu değil.
Ankara mahreçli haber, Mali Suçları Araştırma Kurumu'nun (MASAK) 'verilerine' dayandırılarak, komutanların hısım ve akrabalarının devasa malvarlığından söz ediyordu.
Pek çok gazetede hemen aynı içerikle yer alan 'Veriler', 28 Kasım tarihli SABAH'ın iç sayfasında hayli abartılı bir başlık altında sunulmuştu:
Darbecilerin Yakınlarının Serveti Karun'u Kıskandırır.
Haberde 500 sayfalık raporun 'kopyası alınmadan' avukatların incelemesine sunulduğu belirtilmişti. Ancak, TBMM Darbe Araştırma Komisyonu'nun bu raporu kendi raporuna almadığına değinilmemişti.
Yaklaşık yarım sayfalık bu haberin yayınlanmasının ertesi günü, 'devam' niteliğinde açıklamalar dikkat çekti. Bazı komutanların yakınları, habere giren verileri belgeler de göstererek yalanladılar.
SABAH, müteakip günlerde bu açıklamaların hiçbirini vermedi.
Bunları, MASAK'ın önce kişiler aracılığıyla, sonra da kurum adına yaptığı açıklamalar izledi.
Kurumun yazılı açıklamasında (29 Kasım), 'Basında yer alan haberlerde, rapor içeriğindeki bilgilerin rapor ekleri dikkate alınmadan kısmi ve yanıltıcı şekilde kamuoyuyla paylaşılmış olduğu ve basına yansıyan bilgilerin raporun içeriğini yansıtmadığı görülmüştür' dendi.
MASAK daha sonra 'kurumu töhmet altında bırakanlar' aleyhinde suç duyurusunda bulundu. Duyuruda şu ifadeler yer aldı:
"Birçok yazılı ve görsel yayın organında... MASAK raporu kaynak gösterilerek haberler yapılmış, rapor fotokopisi gibi iddia edilen bazı bilgilere yer verildiği görülmüştür. Edinilen yanlış bilgilerin doğru olduğu varsayılarak, medyada ısrarla 'bir yanlışlık var ve bu yanlışlık MASAK tarafından yapılmış' gibi gösterilmesi de üzüntü vericidir. Söz konusu rapor dikkatle incelenmemiş olması nedeniyle veya kasten, sır kapsamında olmasına rağmen, yukarıda örnekleri verilen bir takım bilgilerin rapor sonuçlarıymış gibi kamuoyuyla paylaşıldığı görülmüştür. Konuya ilişkin basında yer alan bilgiler eksik, yanlış veya yanıltıcıdır. Raporun içeriğini yansıtmamaktadır. Raporun fotokopisi gibi sunulan bilgiler de rapor sayfası değildir. Raporda geçen bazı isim ve bilgileri eksik ve yanıltıcı şekilde basına sızdıranlar ve kurumu töhmet altında bırakanlar hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuştur."
SABAH ilk açıklamayı vermedi, ama suç duyurusu haberini 7 Aralık'ta, ancak sadece internet sitesinde, okurlarla paylaştı.
Şikâyet ve gelişmelere bakınca, şu kritik noktalar öne çıkıyor:
Resmi bir kurumun hayli sıradışı bir suç duyurusuna kadar varan süreçte, bu 'haberin' kimler tarafından neden sızdırıldığı, kaynakların kimliği, bilinmeye muhtaçtır. Çünkü, belli ki, ortada kasıtlı bir hal, bir tür dezenformasyon vardır. Her kim olursa olsun, resmi veysa değil, bu tür bilgiler en az iki kaynaktan control edilmelidir. Bu vak'ada MASAK'a soru sorulmamıştır.
Kamuoyu açısından bu önemli gelişmede (darbecilerin malvarlığı), ilk 'haber'in devamı, gelmesi gerektiği halde gelmemiş, akrabaların yalanlayıcı açıklamalarına yer verilmemiştir.Bu da okurlarda haklı bir 'yargısız infaz' algılaması yaratmış, hakkaniyetsiz haber sorunu üretmiştir.
Mağduriyet hissiyatı, medyamızın müzmin konularından biridir. Bu nedenle, gelen her hazır dosyayı mutlak veri kabul etmemek, önünü arkasını sorgulamak, 'her tarafın' sözünü aktarmak mesleki açıdan boynumuzun borcudur.