SABAH köşe yazarı Mehmet Altan, 9 Ekim Pazartesi günü Sabah'ın hatasıyla ilgili bir yazı yazdı. Şöyleydi notu:
"Cumartesi günü Kıbrıs'ta hem gazeteyi, hem de kendi yazımı okumak için bir Sabah aldım... "İrtica Çankaya'nın kod adı mı?" başlıklı yazımın ilk satırına göz atar atmaz keyfim kaçtı. Her defasında kaşına gözüne, virgülüne, noktasına azami özeni göstererek oluşturmaya çalıştığımız yazının bu sefer tanınmaz hale gelmiş olmasından korktum. Çünkü benim yazdığım "Türkiye'nin laik bir devlet olmasını kim ister?" satırı "kim" sorusu düşerek yayınlanmıştı... "Otuz beş bin köy", "beş bin" olmuştu... Birçok kelime yitip gitmiş ya da birbirinin içine girmişti. Örneğin "irtica eğilimi" diye yazmıştım, gazetede "irticağilimi" gibi bir halde buldum... Genellikle gazetenin zamanla yarışan ikliminde kimi zafiyetler normal sayılır. Üstelik yazı işinde yıllarınız birikmişse, yazının bir gün özensiz bir şekilde yayınlanmış olmasını dünyanın en önemli sorunu olarak görmekte de ısrarlı olmazsınız... Ama hatalar sıkça tekrarlanmaya başlayınca doğal bir rahatsızlık veriyor. Daha önce aynı sorunu sessizce çözmeye çalıştım ama başaramadığım anlaşılıyor... Onun için bu seferki durumu "yazar" olarak değil ama Sabah'ın en eski ve en istikrarlı okurlarından biri olarak "okur temsilcisine" şikayet ediyorum... Çözümü o bulsun."
Sorumluların yanıtları
Benim işim çözüm bulmak değil, ama şikayetleri çözüm bulsunlar diye ilgili kişilere taşımak.
Bilgi İşlem Koordinatörü Mahmut Kurşun: "Gazetede internet tabanlı bir 'masaüstü yayıncılık' sistemini kullanmaktayız. Metinler sayfa sekreterleri aracılığı ile gazete için son halini alacağı şekle bir program (Quark) vasıtasıyla getirilmektedir. Bizim tahminimiz sorun yaratan bazı metin bloklarını temizlerken başka problemlerin de olduğudur. Anladığımız kadarı ile Kıbrıs baskısını yetiştirmek için işlem yaparken bu problem oluşmuştur."
Kurşun, "tüm teknik önlemler alındı" dedi.
Aslında sayfalar baskılara girmeden evvel düzeltmen ve editörlerden geçiyor.
Düzeltmen Sermet Özdoğan' ın notu:
"Çok üzgünüm. Ben köşe yazarlarının yazılarını bilgisayarda okuyup sayfaya gönderiyorum. O gün saat 18.30 gibi Altan'ın yazısındaki sistem hatasından kaynaklı sözcük hatalarını fark ettiğimde sayfa Kıbrıs baskısı için matbaaya gitmek üzereydi. Yazıyı taşra baskısı için yeniden okuyup hataları giderdim. Bilhassa köşe yazarlarında tashih ve maddi bilgi hatası olmaması konusunda son derece titiz davranan bir redaktördüzeltmen olarak sistem hatası kaynaklı sonucu engelleyemedim. Altan'dan ve okurlardan özür dilerim."
Yorum: Anladığım kadarıyla, baskı saati yaklaştıkça öncelikle köşeleri tarayan düzeltmenin iş yoğunluğu çok artıyor. Burada şu soruya yönetimin yanıt vermesi gerekiyor: Baskıya gönderilen her sayfanın son taramasını acaba asıl sorumlu olarak kim yapmalı? Bilemiyorum, ama buna bir çözüm bulmak mümkün herhalde.