Fatih Altaylı, gazeteyle yollarını ayıran yazarların veda yazısı yazmalarına değinirken "genelde Babıali'de buna pek izin verilmez" diyor.
Doğru. Maalesef bu çağdışı uygulama bizde yaygındır.
Her seferinde insanlarda buruk izler bırakır.
Veda yazısı yazdırmak doğru bir hareket midir? Kesinlikle öyle. Gazeteyle ilişiği kesilen yazara, en azından, "veda yazısı yazmak ister misin" diye sorulmalıdır.
(Çünkü buna "hayır" diyenler de çıkabilir.) Eğer haber kuruluşlarının okurlarına, dinleyici ve izleyicilerine karşı şeffaf olmasını istiyorsak, onlara bu soruyu sormak ve isteyene yazma hakkı tanımak gibi bir sorumluluğumuz var.
Kişiye güven
O yazarlar okurlarını belirsizlikte bırakmak istemez.
Gazetenin de buna yardımcı olması gerekir.
Eğer köşenin sorumluluğu o kişiye emanet edilmişse, güven esastır.
Tabii, veda yazısının da aynı denetim ve etik kriterlerine tabi olduğunu hatırda tutmakta da yarar var.
Bu arada, Ömer Lütfü Mete ve İlker Sarıer'e, okurlarından çok sayıda üzüntü, destek, teşekkür ve merak içeren mesaj geldiğini belirtmeliyim.
Ama genel yayın yönetmeninin tasarrufları, bu köşenin "radar alanı" dışında.
Bunu da okurlara hatırlatmakta yarar var.