Seçim sürecine girildikçe her gün 7'li koalisyon masasının yeni bir beceriksizliğine şahit oluyoruz. Cuma günü tüm Türkiye, İyi Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın kurşunlanması meselesini konuştu. Meral Akşener konuyu araştırmadan bu saldırıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sorumlu tuttu. Hemen ardından adeta bir seçim konuşması yaparak Kılıçdaroğlu'na ve partisine oy istedi.
Birkaç saat sonra ise meselenin hırsız- güvenlik görevlisi kovalamacasından seken bir kurşun olduğu ortaya çıktı. Meral Akşener özür dilemedi ama sosyal medyada espri konusu oldu.
KILIÇDAROĞLU'NU UYARMADILAR MI?
Önceki gün 7'li koalisyon yeni bir aymazlığa daha imza attı. Masanın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, Canan Kaftancıoğlu ile misafirliğe gittiği bir yerde, iftar sonrası az önce namaz kılındığı anlaşılan bir odada seccadelerin üzerinde ayakkabıyla poz verdi. Hatırlarsınız, aynı pozu FETÖ elebaşı Gülen de vermişti.
Bazı CHP'liler, "Ne var bunda, bir metre bez parçası, kutsal değildir" gibi yorumlarda bulunmuş. Öncelikle şunu söyleyeyim: Kimse namaz kılmak veya oruç tutmak zorunda değil. Bu konuya tartışmıyoruz ve kimsenin tartışmasını da uygun görmeyiz. Ben başka bir şeyden bahsediyorum. Bir odaya girdiğinizde yerde bir seccade görürseniz hemen kaldırırsınız, üzerine basmazsınız. Sokakta giydiğiniz ayakkabıyla hiç basmazsınız. Herkesin bildiği dini bir gelenektir bu. İnançsız biri bile bu hassasiyeti gösterir.
Peygamberimizin soyundan geldiği iddia edilen, Kur'an'ı ezbere bildiği söylenen Kılıçdaroğlu'nun bu en basit dini geleneği bilmesini beklerdik. "Bilmiyorsun bari Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu'na sor" diyeceğim ama o da kafayı Çamlıca, Taksim ve Ayasofya camileriyle bozmuş. Sürekli kapatma ya da önemsizleştirme derdinde.
MUHALEFETİN GÖZÜ KORKMUŞ OLABİLİR
Muhalefetin bu kadar beceriksiz olması normal değil. "Kazanmak istemiyorlar mı?" diye düşünmeden edemiyorum. Dünyayı etkisi altına alan enflasyon canavarı, pandemi sonrası dünyada oluşan tedarik ve enerji krizleri, asrın deprem felaketinin açtığı yaralar muhalefetin gözünü korkutmuş olabilir. Bu sorunların üstesinden yalnızca Erdoğan'ın geleceğini anlamış olabilirler.
Bu tür beceriksizliklerle kaybetmeyi garantilemeye çalıştıklarını düşünmeye başladım. Dahası, seçimlerden sonra bu masanın bir daha toparlanmamak üzere dağılacağının onlar da farkına vardı. Bu kadar beceriksizliğin başka bir açıklaması olamaz.