Cumartesi ve pazar günü oynanan iki futbol müsabakasında depremzede çocuklar için atkılar, şapkalar ve oyuncaklar sahaya atılarak duygusal görüntüler oluştu. Kim düşündü ve organize ettiyse teşekkür ederiz.
Bir de tribünlerde utanç verici görüntüler vardı. Türkiye elbirliğiyle asrın en büyük doğal afetinin yaralarını sarmaya çalışırken 3-5 provokatör tribünleri tahrik ederek buradan bir siyasi çıkar sağlamaya çalıştı. Kimse kusura bakmasın, tribünleri tahrik eden bu bir avuç provokatörün deprem yağmacılarından hiçbir farkı yok.
2-3 ay sonra seçim olacağını bile bile böyle bir tribün provokasyonunu yapmanın iyi niyetli olmadığını düşünüyorum. Meydanlara çıkıp siyaset yapmak yerine halkı tribünlerden ayaklanmaya çağırmak neyin nesi anlamadım... Depremden iki gün önce Fenerbahçe Divan Kurulu'nda konuşan Ali Koç, "Siyaset de bu işin içinde" diyerek Fenerbahçe düşmanlığının arkasında iktidarın olduğunu iddia etmişti. Aslında hükümete yönelik tribün provokasyonunun fitili 4 Şubat'taki bu konuşmayla ateşlenmişti. Araya deprem felaketi girmeseydi bu görüntüleri 20 gün önce yaşayacaktık.
KULÜPLERDE SAĞDUYU HÂKİM
Fenerbahçe ve Beşiktaş tribünlerinin büyük kısmının bu provokasyona katılmaması sevindirici. Görüntüler sizi yanıltmasın. Islıklayanların, slogan atanlardan daha fazla olduğunu maça gidenler anlatıyor. Ayrıca Gaziantep, Sivas, Konya, Alanya, Ümraniye, Kayseri, Rize, Malatya, Denizli, Başakşehir spor kulüpleri, "Devletimizin ve milletimizin yanındayız" diyerek bu provokasyona alet olmayacaklarını açıklamış. Kulüpler Birliği de "Siyasi tartışmaların muhatabı değiliz" diyerek son noktayı koydu. Bunlar sevindirici.
İçişleri Bakanı Soylu da provokatörleri uyardı ve "Bizim mesaimizi bölmeyin, deprem meselesine gömüldüğümüzü zannetmeyin, ülkenin güvenliğini unutmadık" dedi. Tribünlerdeki yağmacıların, Soylu'nun mesajını aldıklarını tahmin ediyorum. Bir detayı da sizinle paylaşmak istiyorum. Bir GSM şebekesinin CEO'su da tribün provokasyonuna destek vermiş ve "Tribüne gitmeyen bilmez ama tribün hayattır" diyerek iktidarı adeta tehdit etmiş. Bu tribünlerin yapımının her aşamasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın emeğinin olduğunu bile bile. Keşke herkes işini doğru düzgün yapsa. Afet zamanında tribünlerin değil GSM şebekelerinin düzgün çalışmasının hayat olduğunu anlasa.
HİÇ AKILLANMAYACAKSINIZ
Seçimler yaklaştıkça bu tür provokasyonların artacağını düşünüyorum. Nitekim pazar günü tribün provokasyonunun olduğu saatlerde Kadıköy'de marjinal bir sol örgüt, benzer sloganlarla sokaklara döküldü.
Peki bunları neden yapıyorlar? Çünkü devlet hızlı bir şekilde yaraları sarıyor. Bir yıl içerisinde depremin tüm izleri silinecek. Millet, Erdoğan'a güveniyor. Meşru siyasi yollarla Erdoğan'ı deviremeyeceklerini bilenler bundan sonra siyaset dışı her yönteme başvurabilir. 2007'de cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de hatırlarsınız aynı sloganlarla Cumhuriyet mitingleri yapmışlardı. O zaman da Erdoğan'ın sonunun geldiğini söylüyorlardı. Ancak geniş seçmen kitleleri, güvendiği lidere ve istikrara oy verdi. Şimdi aynı oyun sahneleniyor. "Erdoğan tökezledi, bu kez devirebiliriz" diyorlar. Ayın şeyi tekrar tekrar yaparak farklı sonuçlar bekliyorlar. Hiç akıllanmayacaklar.