Türkiye asrın felaketinin yaralarını sarmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan günde birkaç kez ekran karşısına çıkarak depremin bilançosunu ve yaraların nasıl sarılacağını madde madde anlatıyor. Israrla "Bir yıl içinde bu şehirleri yeniden kuracağız" diyor. Van'da, Elazığ'da, İzmir'de, Giresun'da, Kastamonu'da söylediği ve yerine getirdiği gibi...
Muhalefetten böyle acı bir günde olgunluk ve birleştiricilik bekliyorsanız daha çok beklersiniz.
MUHALEFETİN AKLI SEÇİMLERDE
CHP Lideri Kılıçdaroğlu bizi yine şaşırtmadı. Depremin ilk saatlerinden itibaren arama kurtarma çalışmalarını sabote etmekten, insanların moralini bozmaktan başka bir şey yapmadı. Kendi tabanından bile tepki alınca apar topar Hatay'ı terk etti.
Meral Akşener'in de CHP liderinden altta kalır yanı yok. Asrın felaketinin tüm sorumluluğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yükledi. Dahası böyle bir ortamda "Seçim tarihini erteleyelim mi ertelemeyelim mi?" tartışmasını başlattı. Ülke cenaze evine dönmüş ama Meral Hanım maalesef seçimleri düşünüyor.
Ümit Özdağ ise "yalan" ve "kışkırtıcı" açıklamalarının dozunu daha da artırarak "Göçük altından sadece AK Partililer çıkarılıyor" dedi. Muhaliflerin sosyal medyadaki açıklamalarına bakın. İnsanların acısı hiçbirinin umurunda değil. Hepsi siyaset yapıyor ve hedeflerinde Erdoğan var.
LİDERLİĞİNİ HERKESE GÖSTERİYOR
20 yıldır Türkiye'nin yaşadığı her sıkıntılı süreçte hedefte Erdoğan vardı. Gerçekten işi kolay değil. Bir insanın bu yükü kaldırması o kadar zor ki. Henüz göçük altından depremzedeler çıkarılmadı ama muhalefet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yıpratmanın peşinde. Erdoğan bir ülkeye liderlik etmenin ne demek olduğunu dosta düşmana gösteriyor.
Saldıranlar sadece muhalefet olsa iyi. Sosyal medyada büyük bir bilgi kirliliği var. Perde arkasında ise hep FETÖ ve PKK çıkıyor. Bir de yeminli Türkiye düşmanları.
"Erdoğan tökezledi, bu sefer devirdik" diye seviniyorlar. Erdoğan ise "Bu milleti yeniden nasıl ayağa kaldırırım" diye düşünüyor. Başarısının ve her zorluktan sonra güçlenerek çıkmasının sırrı da burada sanırım.