Taksim İstiklal Caddesi'ndeki bombalı saldırı, güvenlik ve istihbaratın önemini bir kez daha ortaya koydu. Bombayı yerleştiren 23 yaşındaki kadın terörist Ahlam Albashir, aylar önce kocası kılığında bir kişiyle Esenler'de tekstil atölyesinde işe başlamış. Sürekli makyajlı ve bakımlı. Kimseyle konuşmuyor, sadece telefonuyla ilgileniyor. PKK'lı terörist tipine uymadığı için kimse şüphelenmiyor. PKK'nın da zaten bu yüzden Albashir'i tercih ettiği anlaşılıyor.
İstihbarat birimleri, yüzlerce güvenlik kamerasını kare kare inceledi. Saldırıyı gerçekleştiren terörist 10 saat içinde titiz bir çalışmayla yakalandı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da söylediği gibi "200 saldırı başarılı bir şekilde önlendi", ancak maalesef son saldırı içimizi yaktı. Burada istihbarat ve güvenlik birimlerimizin başarısının altını çizmekte fayda görüyorum. Gerçekten teröre karşı insanüstü bir mücadele veriyorlar
Saldırıdan sonra 50 kişi gözaltına alındı. Bugünkü Sabah Gazetesi'nde saldırı emrini veren isimleri ve birçok detayı ilk kez okuyacaksınız.
Emniyet ve istihbarat birimlerinin yaptığı açıklamalarda tüm delillerin PKK terör örgütüne uzandığını görüyoruz. Ancak bazıları nedense "PKK" demekten özenle kaçınıyor. MHP Lideri Bahçeli'nin de söylediği gibi "Terör diyorlar ama PKK diyemiyorlar".
Hep bir ağızdan sosyal medyada PKK'yı aklama gayretine giriştiler. İstihbarat birimlerinin açıklamalarının, telefon tapelerinin, yakalanan 50 kişinin örgüt bağlantılarının bunlar için bir anlamı yok.
***
MUHALEFET GERÇEĞİN ÜSTÜNÜ ÖRTÜYOR
6'lı masanın gizli ayağı HDP rahatsız olmasın diye PKK'ya "katil" diyememek muhalefetin ayıbı. FETÖ, HDP ve CHP medyası da ısrarla son kanlı saldırıdaki PKK parmağını perdelemeye çalışıyor. Gerçek tüm yönleriyle birkaç güne kadar netleşecek. Ama muhalif basının ne yazık ki gerçeği görmek veya ortaya çıkarmak gibi bir kaygısı olduğunu düşünmüyorum. Onların yalanlarına inanmaya dünden razı bir potansiyel olduğu sürece bu yalanlarını sürdürmeye devam edecekler.
Karşımızda FETÖ ve PKK'yı himaye eden ve maalesef bizimle müttefik olduğunu öne süren ABD var. Endonezya'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısında oturup çekinmeden taziye dileklerinde bulunan ABD lideri Biden var.
Sadece sosyal medyada kinlerini kusan ve yalanlarıyla milleti kandırmaya çalışan PKK ve FETÖ ile mücadele etmiyoruz. Bunların maşa olduğunu hepimiz biliyoruz. Bizim asıl mücadelemiz bunları himaye edenlerle. Allah'tan sık sık bunları deşifre eden ve ikiyüzlü tutumlarını suratlarına vuran bir Cumhurbaşkanı'mız var.
Milletimize geçmiş olsun. Atatürk'ün bir sözüyle bitireyim: "Ne mutlu Türküm diyene."
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz