İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD'nin sarsılmaz müttefiki, hatta uydusu olarak dış politikasını yönlendiren Türkiye, günümüzde yeni bir yön ve "mili politikalar" belirleme arayışında. Çünkü üyesi olduğumuz NATO ve patron müttefikimiz ABD, Türkiye'nin aleyhine olabilecek ne varsa hepsine destek vermeye devam ediyor.
Sadece FETÖ'ye kol kanat germesinden bahsetmiyorum. Daha da ötesi mesela Irak ve Suriye topraklarında PKK/PYD'yi silahlandırıp Türkiye'ye saldırtıyor. Yunanistan'a "Türkiye'yi kışkırtması" için destek veriyor. Şimdi Türkiye bütün bu gerçeklerin ışığında hem stratejik açıdan sahip olduklarını kaybetmemeli (NATO üyeliği gibi) hem de yeni ufuklara açılmak için çaba göstermeli. Bu çabalardan çok somutu, "Türk Devletleri Teşkilatı"nın kurulması ve Azerbaycan ile Türkiye'nin "Tek millet iki devlet" ilkesine bağlanması oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu yeni ufuk arayışındaki en önemli yolculuklarından biri de bugün başlıyor. Erdoğan, Özbekistan'a gidiyor ve burada çeşitli etkinliklere iştirak edecek. Ama en önemlisi yarın toplanacak olan "Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi"ne katılması. Burada Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Putin ile yapacağı önemli görüşmeler var. Putin ile hem Ukrayna'daki durumu, hem tahıl ihracını, hem de Ermenistan'ın Azerbaycan'a tecavüzlerini konuşacak. Şi Cinping ile görüşmede ise Türkiye'nin Çin'le ticaretinin artması gündemde olacak. Bilindiği gibi Çin, Türkiye'de büyük bir yatırımla otomotiv fabrikası kuruyor.
Bütün Avrupa ülkeleri ve ABD, Rusya'ya yaptırımlar uygularken Türkiye normal ilişkilerini sürdürüyor. Ve bu durum Batı'yı çok rahatsız ediyor. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, TÜSİAD'ı uyararak Rusya ile yapılan ticarete son vermelerini istemişti. Bu arada pek çok Türk şirketi büyük imkânlar varken, yaptırımların hedefi olmamak için Rusya'yla ticareti askıya alıyor. Belli ki "dolardan başka para birimleriyle ticaret ve yatırım alternatifleri" Şanghay Zirvesi toplantısının asıl konusu olacak. Doğu cephesi, alternatif ticaret yolları arayacak. Kısacası, önümüzdeki hafta tarihi Şanghay Zirvesi'nin sonuçlarını tartışacağız.
6'LI MASANIN BİR PROJESİ YOK
Son dönemde hayatımıza, hiçbir projesi olmayan ama Türkiye'yi yönetmeye talip olan 6'lı masa girdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlara FETÖ ve HDP'yi de ekleyerek "8'li masa" diyor ama konumuz o değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan her gün "tarihi projeler" açıklıyor. Son olarak açıklanan ucuz konut projesine başvuru sayısı birkaç saat içinde 300 bini aştı.
Peki muhalefet ne yapıyor dersiniz?
Bir yandan projeleri engellemeye çalışırken diğer yandan Türkiye'yi Ege ve Akdeniz'de sıkıştırmak için uğraşan Yunanistan'a göz kırpıyor. Türkiye'nin Akdeniz'deki enerji kaynaklarına ulaşması için tarihi bir mücadele veren Erdoğan'ı adeta haksız göstermeye çalışıyorlar. Siyasetlerinde tek eksen var, o da Tayyip Erdoğan'ı devirmek. Türkiye'nin menfaatleri, 6'lı masa üyelerinin hiçbirinin umurunda değil. Artık siyasetle en ilgisiz insan bile dış politikayı takip ediyor ve içeride sorunları sahiden kim çözebilir diye düşünüyor.
Muhalefetin "Batı'ya teslim olmak dışında siyaset üretememesi" sahiden can sıkmaya başladı. 24 Haziran seçimlerine, seçmenin gözünde hızla değer kaybeden ve inandırıcılık sorunu yaşayan 6'lı masa ile gidiyoruz. Bu saatten sonra da toparlanmaları çok zor görünüyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz