Marmaris'teki orman yangınını çıkaran adam için mevcut ceza kanunlarının yeterli cezayı içermediğini söyleyenler artıyor. Dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bir imada bulunmuştu. Orman yangını çıkaran şahsa karşı oluşan öfke, beraberinde idam cezası tartışmalarını yeniden getirdi.
Türkiye'de idam cezası olmadığı için Marmaris ormanları katilinin yeterli cezayı alamayacağı söyleniyor. Bu söylentiler bir açıdan doğru olabilir. Gerçekten bu psikopat kundakçı, 3-5 yıl içinde cezaevinden çıkıp hayatına kaldığı yerden devam ederse bu durum bütün vicdanları yaralar. Ki böyle bir ihtimal de var. Ancak idam, geri dönüşü olmayan bir cezadır. İşlenen suç ne kadar ağır ve kötü olursa olsun düzeltme imkânı olmayan bir ceza hiçbir insana verilmemelidir.
Elbette kundakçıların, katillerin, teröristlerin olabilecek en ağır cezayı almalarını istiyorum. Ama bu vesileyle idamın yeniden tartışılır olması, ormanların yakılması kadar kötü bir şeydir.

VİCDANLARI YARALAYAN KARAR
Size vicdanları yaralayan bir karardan daha bahsedeceğim. Medyadan takip etmişsinizdir. 15 Temmuz darbe girişimine katılmak için Yalova'dan mühimmatlarıyla yola çıkan, ancak İstanbul girişinde gece saat 02.00'de göstericiler tarafından engellenen askeri öğrenciler, Yargıtay kararıyla tahliye edildi. Göstericilere takılmadan darbe girişimine katılmayı başaran 55 öğrencinin tutukluluğu ise devam ediyor.
Yerel mahkeme ve istinafın kararına rağmen Yargıtay, "Darbe olduğunu bilmiyorduk" diyen askeri öğrencilere inanmış. Yargılama süreci boyunca FETÖ'cülerin tam desteğini alan bu öğrencilerin aileleri, TV yayınlarında FETÖ'ye sempatilerini hiç inkâr etmemişler. Öğrenciler de etkin pişmanlık yasasından yararlanmamışlar. Sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlarda örgütle iltisaklı oldukları çok açık. Buna rağmen tahliye edildiler.
15 Temmuz Derneği, bu kararın takipçisi olacağını açıklamış. Elbette takip etmeleri gerekiyor. Bu öğrenciler suçludur suçsuzdur demiyorum ama aynı konumda olan kişilere farklı cezalar çıkması da vicdanları yaralıyor.