Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, son seçimde parlamentodaki çoğunluğunu kaybetti. Sol partilerin çoğunluğu kazanmaları üzerine başbakanın da muhalefetten olması bekleniyor. Tabii ki Macron bu durumdan çok rahatsız. Ancak Avrupa'nın tümünde bir "siyasetsizlik hastalığı" mevcut.
Özellikle pandemi önlemlerinin sorgusuz sualsiz uygulanmasıyla başlayan süreçte Avrupa'da siyaset çok fena yıprandı. Şimdi aynı süreç Rusya'ya karşı uygulanan ambargolarla ve tavırlarla devam ediyor. İnsanlar ve siyasetçiler kaybediyor, şirketler kazanıyor. Galiba birileri tarafından istenen tam da bu.

İNSANSIZ MUHALEFET
AK Parti iktidarının savunma sanayinde attığı adımlar muhalefetin ayarını bozdu. İnsansız hava araçlarını, "insansız deniz araçları"nın izlemesi muhalefeti etkiledi. Bu şekilde 6'lı masadan cumhurbaşkanı çıkarmamayı, son teknoloji insansız muhalefet örneği olarak sunuyorlar.
Seçim tarihinin belli olmasına ve Cumhur İttifakı'nın adayının bilinmesine rağmen Millet İttifakı adayını saklıyor. Her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu kendini ortalara atsa da masanın diğer elemanları bunu kesinlikle kabullenmiyor.
İşin özünde o 6 kişinin hiçbirinin midesi, diğer beşten birinin cumhurbaşkanı adayı olmasını kaldırmıyor. Bu gidişle Türkler "insansız muhalefet"te insansız hava ve deniz araçlarını geçecek gibi duruyor.

ERDOĞAN VE MÜLTECİ SORUNU
Küresel düzen istediği bu amaca ulaşmak için savaşlar çıkarıyor, darbeler organize ediyor. Ülkelerin ekonomileri zayıflarken onlarca milyon insan da evlerinden oluyor. Tayyip Erdoğan son 7 yılda dünyada en fazla mülteci ve göçmen ağırlayan ülke olduğumuzu söyledi.
Erdoğan'ın açıklamalarına göre Suriyeli göçmenlerin büyük bölümü önümüzdeki yıllarda kendi ülkelerine dönecekmiş. Türkiye bulunduğu coğrafyayı normalleştirmek için elinden geleni yapıyor. Belli ki yapmaya da devam edecek.


Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz