Kamuoyu bir süredir asgari ücrete yapılacak zamdan, emekli maaşlarına ve normal ücretlere yapılacak artışlardan söz ediyor. Her gün bir bakan veya Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda açıklama yapıyor. Spekülatif rakamlar uçuşmakta.
Asgari ücretin 4000 TL olacağını söyleyenler var. Maaşların da buna paralel artışlara konu olacağı yaygın biçimde konuşulmakta. Bunlar tabii çok önemli adımlar.
Tam bunlara kilitlenmişken birdenbire tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de petrole bir zam geliyor. Yapılan bu zamların elbette sabit gelirli vatandaşların bütçesine yansıması da olumsuz oluyor.
SÜBVANSE EDİLİYOR
Hepimiz biliyoruz ki ülkemizde akaryakıt ve doğalgaz fiyatları uzun bir süredir sübvanse ediliyor. Bütün olumsuz haberlere rağmen petrol ve doğalgaz fiyatları hâlâ dünya ortalamasının çok altında. Ama bunu sabit ve dar gelirli vatandaşa anlatmak kolay değil.
Dar gelirli vatandaşın enflasyon karşısında ezilmemesine gayret eden hükümetin, toplumu ikna edecek yeni bir dil geliştirmesi gerektiği de ortada.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık ekonomideki olumlu gelişmeleri, önümüzdeki süreçteki beklentileri bıkmadan usanmadan topluma anlatıyor. Geleceğe ümitli bakmamızı sağlayacak açıklamalar yapıyor.
Tek başına Cumhurbaşkanı'nın açıklama yapması yeterli mi? Bu konunun sorumlularının da sık sık kamuoyuna açıklama yapmasını bekliyoruz.
Türkiye'de siyasetin ana sorunu budur. Fiyat istikrarını sağlamak ve enflasyonu düşürmek, bütün iktidarların temel görevi.
Şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gerçeği bildiği için varıyla yoğuyla ekonomiye yükleniyor. Ama ne var ki bazı giderleri kısmak mümkün değil. Örneğin, terörle mücadele başlı başına büyük bir harcama kalemi. Bunun gibi Amerika'nın dışarıdan ve içeriden Türkiye'yi hedef alan komplolarına döviz kurları da ekleniyor.
HERKESİN GÖREVİ
Kısacası, işimiz kolay değil ama ümitliyiz. Bugün ekonomide atılan adımların meyvelerini 2022'de toplayacağız. Bu adımları atarken dar gelirli vatandaşın günlük sorunları unutulmamalı.
Elbette çok önemli adımlar atılıyor. Tek sorun, ekonomi üzerindeki olumsuz algıları doğru yönetebilmek. Bunun tüm yükü ise Cumhurbaşkanı'nın omuzlarında.
2023 seçimlerinin startının verildiği bugünlerde Erdoğan'ın omuzlarındaki yükü almanın, iktidar sıralarını işgal eden tüm yöneticilerin görevi olduğu unutulmamalı.