Bazı ileri zekâlıların Türkiye'yi daha yakından tanımak için çaba harcaması gerekiyor.
Örneğin, dün atanan 20 bin yeni öğretmenle Türkiye'deki öğretmen sayısı 1 milyon 337 bine çıktı.
Türkiye'de 28 milyon otomobil var.
Düşünün ki 1942-1944 arasında Türkiye'de otomobil kullanmak yasaktı.
İkinci Dünya Savaşı'nın yokluğu bu düzeni getirmişti.
Bugün Türkiye'de çok sağlıklı bir orta sınıf var.
Bunu hem turizm harcamalarında hem de genel ekonomide görüyoruz.
Kısacası, artık Türkiye içine dönük küçük bir Ortadoğu ülkesi değil.
Dünyadaki genel eğilimler elbet Türkiye'yi de etkileyecektir.
O eğilimin göstergesi, zenginlerin daha zengin yoksulların daha yoksul olmasıdır.
Bu tablo tabii ki Türkiye'ye de yansıdı.
Ama her biri ateş içindeki komşu Ortadoğu ülkelerine baktığımız zaman, Türkiye bu kısırdöngüden sıyrılmaya ve ekonomisini kitlesel çapta büyütmeye çalışıyor.
DÜNÜ UNUTMAYIN
Türkiye'nin bugününü anlamak için yakın dününe bakmakta fayda var.
2000 yılının başını hatırlıyor musunuz? Bankaların battığı, gecelik faizlerin yüzde 1000'e çıktığı o günleri bu kadar çabuk mu unuttunuz?
Ya da 1960'lı yıllara girerken tüm ihracatımız 3.5 milyar dolardı ve bu rakam akaryakıt alımına bile yetmiyordu.
Veya Turgut Özal cumhurbaşkanı olduğunda Yunanistan'ın Girit Adası'ndaki turistik yatak sayısı tüm Türkiye'deki turistik yataklardan daha fazlaydı.
KENDİMİZE GÜVENİYORUZ
Bugünü değerlendirirken kötümser olmayı denediğiniz kadar iyilikleri bulmak için de çalışmalısınız.
Türkiye bu açıdan çok bereketli bir ülke.
Başta da söylediğimiz gibi, 1 milyon 337 bin öğretmeni olan bir ülke.
Üstelik müttefik dediğimiz Amerika Birleşik Devletleri, gerek FETÖ'yü gerek PKK'yı gırtlaklarına kadar doyuruyor.
Buna rağmen biz, Amerika'dan da diğerlerinden de ürkmüyoruz, kendimize güveniyoruz.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz