Bazen bireylerin hayatına yön veren değişiklikler, ülkelerin kaderinde devrim niteliğindeki değişimleri de içerir.
Mesela, ben askerlik görevimi 1974'te Antalya'daki Topçu Alayı'nda yaptım. O dönemde Antalya'da ne oteller ne de moteller vardı. Düşünün ki o dönemde Yunanistan'ın Girit Adası'ndaki turistik yatak sayısı tüm Türkiye'dekinden daha fazlaydı.
Ah Özal
Bir isim bu mucizevi değişimi gerçekleştirdi. Turgut Özal başbakan olunca halka kapalı kıyıları turizme açtı. Ve düşünün ki şu anda hepimizin beklediği Rus turistler de 22 Haziran'dan itibaren ülkemizi ziyaret etmeye başlayacak. Böylece ödemeler dengemiz kendine gelecek.
Kanal İstanbul
Aynı durumu İstanbul Boğazı'na alternatif olması tasarlanan Kanal İstanbul için de düşünebiliriz. Evet... Benim İstanbul Boğazı'nda yüzmeye başladığım yıllarda bu sulardan geçen süper tekne sayısı 10 bile değildi. Şimdi ise her yıl 50 binden fazla süper tanker, sahilleri tehdit ederek Karadeniz'den Akdeniz'e veya Akdeniz'den Karadeniz'e geçiyor. Her geçiş, kıyılar için ölümcül riskler içeriyor.
Bekliyorum
Şimdi keşke CHP veya bir başka muhalefet partisi ortaya atsaydı Kanal İstanbul projesini... AK Parti iktidarı da bu projeye sahip çıksaydı kötü mü olurdu? Ama olmuyor işte; birinin yaptığını diğerleri kötülemezse buna demokrasi denilmiyor bizim ülkede.
Sonuçta ben, Kanal İstanbul'u heyecanla bekliyorum.