Muhtıracılığa heves eden emekli amiraller, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin değişeceğini nereden duydular da, birilerini Atatürk'ün hatırasına saygı duymaya davet ediyorlar. Ayrıca Atatürk döneminde imzalanan anlaşmalarla mı onun Türk ulusunun kalbindeki yeri belirleniyor?

Misak-ı Milli
Bu amiraller acaba hiç "Misak- Milli" kavramını duydular mı? İnönü Lozan'ı imzaladıktan sonra Atatürk TBMM kürsüsünde "Lozan'la misak-ı milliyi gerçekleştirdik" diyor. O sırada salonda bulunan ve İstanbul'daki Meclis-i Mebusan'dan Ankara'daki TBMM'ye katılan Kocaeli mebusu Sırrı Bey "Doğru değil" diye bağırıyor. Atatürk "Sen misak-ı milliyi nereden bileceksin" diye cevap verince de Sırrı Bey "Misak-ı Milliyi ben yazdım" diyor. Bu cevabı duyan Atatürk "İyi halt etmişsin " diyor.
Düşünün ki Misak-ı milli sınırlarında batı Trakya da, Musul da vardı. Yani şimdi "Musul petrolleri bizim değil" diye, bu amiraller bir bildiriyle Atatürk'ü mü kınasınlar?

Olacak iş mi?
Atatürk'ün vefatı ertesinde kurulan Bayar hükümetinde Atatürk'ün Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya dışarıda bırakılmıştı. Bu durum Atatürk'e ihanet değil miydi yani? Ya da Atatürk'ün Başbakanı ve onu Anıtkabir'e taşıyan Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın darbeci subayların güdümündeki Yassıada Divanı tarafından yargılanıp, önce idama sonra da ömür boyu hapse mahkum edilmesi, Atatürkçülüğün gereği miydi?

Ne yapmalı?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 103 emekli amiralin 'darbe' çağrışımlı bildirisine "Rütbeleri sökülmelidir" demiş. Bence bunlar uluslararası hukuktan ve Türk siyaset tarihinden sınava sokulmalıdırlar...

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz