Sonunu getirdiğimiz 2020 yılı bize yıllarca süreceği anlaşılan alışkanlıklar edindirdi... Bunlardan bir tanesi, en hayati ihtiyaçlarımızı "Uzaktan" gerçekleştirmektir. Örneğin hayatımızın bugüne kadar vazgeçilmezlerinden olan eğitim, şimdi "Uzaktan" yapılıyor. Aynı şekilde alışverişler de uzaktan, "Getir" servisleri ile gerçekleştiriliyor. Savaşların da İHA'lar sayesinde uzaktan yapılması gerçekleşmedi mi? Uzaktan yapılmayan tek şey olarak galiba evlilik kaldı. Eğer 2021'de evliliğe de uzaktan olması koşulu getirilirse, bakalım 2023'le neler gelir artık?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Yılbaşı fıkrası
Bu yıla veda ederken, acı da olsa tebessüm etmemiz daha doğru olacaktır... Örneğin internette bir yılbaşı fıkrası vardı... Bunu anımsayarak belki tebessüm edebiliriz...
Postanede çalışan memurlar yılbaşı günü Noel Baba'ya yazılmış bir mektuba rastlarlar. Tabii Noel Baba diye biri olmadığı için mektubu kendileri açıp okurlar. Mektupta söyle yazıyordur:
"Sevgili Noel Baba. Ben 10 yaşında bir çocuğum. Hiç kimsem yok. Yetimhanede kalıyorum. Diğer arkadaşlarıma birçok hediye geldi ama bana hiç hediye gönderen olmadı. Senden üç şey istiyorum. Bana bir kalem, bir kalem kutusu, bir de ayakkabı gönderirsen çok sevinirim."
Acımanın sonu yok
Memurlar mektubu okuyunca çocuğa çok acırlar. Kimsesiz çocuğu mutlu etmek ve Noel Baba'ya olan inancını sarsmamak için kendi aralarında para toplayıp hediyeleri kendileri almaya karar verirler. Kalem ve ayakkabıyı alırlar, para yetmediği için kalem kutusunu alamazlar. Aldıkları hediyeleri gönderdikten günler sonra çocuktan teşekkür mektubu gelir. Mektup şöyledir:
"Sevgili Noel Baba, gönderdiğin hediyeleri aldım. Beni çok memnun ettin. Gönderdiğin hediyelerden birisi gelmemiş. Onu da herhalde postanedeki şerefsizler almıştır."
Kıssadan hisse çıkarmak gerekirse, siz siz olun, bir küçüğe hediye alacaksanız bunu kendi adınıza alın. Bırakın, Noel Baba öykülerde kalsın...